- Adölesan Dönemi Nedir ? , Adölesan Kimdir ?
- Ergenlik Döneminin Özellikleri Nelerdir ?
- Ergenlik döneminin evreleri nelerdir ? Ebeveyn yaklaşımı nasıl olmalıdır?
Ebeveynler Nasıl Davranmalıdır?
Anne ve babalar, ergen ile çatışmaktan kaçınmalı, onun mahremiyetine, kişiliğine ve tarzına sayı duyduklarını davranışları ile de göstermelidir. Arkadaşları ile olan ilişkileri kabul edilmeli ve desteklenmeli, kendisini sevmesi ve kendinden memnun olması için ergeni eleştirmek yerine onu olduğu gibi sevildiği hissettirilmeli ve sözlü olarak da ifade edilmelidir.
2. Orta Ergenlik (14-17 yaş)
Orta ergenlik dönemi, ergenin yaşadığı bu değişime yavaş yavaş alışmaya başladığı bir dönemdir. Gittikçe artan cinsel dürtülerini ve öfkesini kontrol etme yöntemlerini keşfetmeye başlar. Bu dürtüler, kimlik arayışına, kendini ve sınırlarını keşfetmek için çeşitli denemeler yapmasına yardım eder. Bu denemeler sebebi ile, dengesiz davranışlar göstererek hırçınlaşması normaldir. Hemen her konuda fikri her gün değişebilir. Daha bağımsız olmak ister; rol model olarak aldığı kişi ve arkadaşlar ile daha fazla zaman geçirme eğilimindedir. Kendiliğinin oluşmasında, diğer bir deyişle, kendine ait öznel dünya görüşü ve değer yargılarının şekillenmesinde, önceliklerin belirlenmesinde gerekli olan denemeler gencin tutarsız ve dengesiz bir görüntü sergilemesine yol açabilir. Bazen tüm bu konularda anne baba ile zıtlaşma çok yoğun yaşanabilir. Ergen, her şeye karşı ve her şeye muhalif görünebilir. Bu çatışmaların temelinde, bireyselleşme arzusu yatmaktadır.
Ebeveynler Nasıl Davranmalıdır?
Anne ve babalar, ergenlerin fikirlerini almalı ve onların fikirlerine değer verdiklerini göstermelidir. İlgi alanlarını ve yaptıkları seçimleri desteklemek, kendilerine olan özgüvenlerini artıracaktır. Öte yandan, karşı cins ile olası ilişkiler konusunda, yardım istemeleri durumunda bilinçlendirmeye özen gösterilmelidir.
3. Geç Ergenlik (17-19 yaş)
Geç ergenlik dönemi, ergenin hormonların etkisi ile değişen bedenine ve beynine, dolayısıyla da duygusal ve de dürtüsel yoğunluğa alıştığı dönemdir. Bu dönem, büyümenin ve değişmenin yavaşladığı yıllardır. Dürtülerini bekletebilmeyi, ya da sosyal ve kültürel beklentilere uygun yöntemlerle eyleme dönüştürebilmeyi öğrenir. Karşı cins akranlarla cinsel deneyimler başlar. Bilişsel gelişime bağlı olarak soyut kavramlar daha iyi anlaşılır. Dürtüler, duygu ve düşünceler anlamlı bir bütün içinde yer bulabilir. Diğer bir deyişle, kimlik ve görüşler iç tutarlılık kazanmak ile birlikte; yavaş yavaş sabitleşir. Cinsel kimlik, akademik beklentiler, yaşam amacı daha net olarak ifade edilebilir hale gelir. Ergenin kendi sınırlarını keşfetmeye başlaması, neyi iyi yapabildiğini, hangi alanlarda becerikli olamadığını fark etmesi ergenlik döneminin sonunun yaklaştığının habercisidir.
Ebeveynler Nasıl Davranmalıdır?
Anne ve babalar, ergen ile geleceği hakkında düşünceleri üzerine sohbet edebilir ve destek beklediği durumlarda fikirlerine fazlaca müdahale etmeden; fikirlerinin ve aldıkları kararların artı ve eksilerini öne çıkaracak şekilde yardımcı olunmalıdır.
- Ergenliğe ne zaman girilir ?
- Ergenlik döneminde ne olur?
Kızlarda ortalama 10.5, erkeklerde ise ortalama 11.5 yaşında başlayan ergenlik dönemi, çocukların %95’inde bu yaşlarda başlıyor. Kız ve erkeklerde farklı belirtiler gösteren ergenliğin genel belirtileri şunlar:
- *Kızlarda memelerin büyümesi, yağ dağılımının değişmesi
- *Erkeklerde ses kalınlaşması, penisin ve testislerin büyümesi, vücuttaki kas kitlesinin artışı
- *Genel olarak genital bölgelerde kıllanma
- *Ergenliğin sonuna doğru da kız çocuklarında adet kanaması ve erkek çocuklarında da boşalma eylemi başlar.
- *Kız ve erkek çocuklarında psikolojik ve sosyal açıdan da değişimler gözlenir.
- Vücutta nasıl değişiklikler oluyor ?
Ergenlik döneminde kız çocuklarında meydana gelen fiziksel değişiklikler:
-Göğüslerin büyümesi
-Koltuk altlarında ve genital bölgede tüylenme
-Boy uzaması
-Vajinadan akıntı gelmesi
-Vücutta yağlanma
-Ciltte siyah nokta ve sivilceler
-Kalça genişlemesi ve belin incelmesi
-Adet görme
Ergenlik döneminde erkek çocuklarında meydana gelen fiziksel değişiklikler:
-Testislerin büyümesi
-Penis bölgesinde kıllanma
-Gırtlakta yumru çıkması
-Ses tonunun kalınlaşması
-Bıyık ve sakal oluşumu
-El ve ayak büyümesi
-Boy uzaması
-Deride yağlanma
-Sivilce
-Kasların gelişmesi
-Sertleşme ve boşalma
Ergenlik döneminde kız ve erkek çocuklarında meydana gelen ruhsal değişiklikler:
-Hayatı sorgulama
-Fikir çatışmaları, asilik
-Saldırganlık ve şiddet eğilimi
-Duygusallık ve hassasiyet
-Bencillik ve bağımsız olma isteği
-Güvensizlik ve başkalarını suçlama
-Madde alışkanlıklarına merak
-Dış görünüme özen gösterme
-Beğenilme isteği
- Kız çocuklarının ergenliğe girdiği nasıl anlaşılır ?
- Erkek çocuklarının ergenliğe girdiği nasıl anlaşılır ?
- Ergenlikte ses kalınlaşması normal mi ?
Ergende Ses Değişimi Anatomik ve Fizyolojik
Ergenlik dönemi belirtileri başlamasıyla birlikte, erkekler ve kızlarda ses değişikliği başlar. Ses yapısı, boğaz ve gırtlakta gözlenen anatomik ve fizyolojik değişiklikler şunlardır:
- Önceden çıkılabilen yüksek ses tonunda kayıp, özellikle erkeklerde
- Ses perdesi kontrolü ve perde eşleştirme ile ilgili zorluklar
- Ergenlik ve hatta geç ergenlik sırasında glottisin arka kısmının tam olarak kapanmaz. Buna bağlı nefes alma zorlaşabilir veya ses kısıklığı olur.
- Laringeal kaslar yeni genişleyen ses kıvrımlarını kapatacak kadar gelişmemiştir.
- Glottis kapanma problemiyle ilgili olan koordineli başlangıca ulaşmada zorluk yaşanır.
- Ani ses yükselme ve alçalmalarında seste kayıp olur.
Ergenlik Dönemi Ses Değişikliği Karakteristik Bulguları Nelerdir?
- Ortalama konuşma temel frekansı, yani perde alanı düşer
- Ses “çatlaması” ve ani kayıt “kesintileri” olur. Ani ses kalitesi değişiklikleri.
- Ses kalitesinde artan nefes alma, boğukluk veya ses kısıklığı gözlenir.
- Azalan ve tutarsız ses düzeyi kontrolleri
- Ağır, nefes alan, “pürüzlü” tonlama
Ergende Ses Değişimi Psikolojik Etkisi
Ergenlik dönemi evladınıza sesindeki değişimin, gelişiminin bir parçası olduğunu ve ses değişiminin nedenini ona anlatın. Aynı dönemden sizin de geçtiğinizi ve bu durumun rahatsız hissettirmesinin son derece normal olduğunu paylaşın. Benzer bir durumun sizin tarafınızdan yaşanıldığını ve hislerinin anlaşıldığını görmek, çocuğunuzun bu konudaki endişesini hafifletecektir. Ses değişiminin insani gelişme ve ses olgunlaşmasının doğal bir sonucu olduğunu unutmamak önemlidir. Pek çok ergen bu değişikliklerden utanmaktadır, ancak hem cinsiyetlerin seslerine ne olduğu hem de vokal olgunluğuna giden yollar hakkında bilgi verilirse bu utanç azaltılabilir. Yaşadıkları diğer fiziksel değişikliklerle bağlantılı olan normal bir olgunlaşma parçası yaşadıklarını anlamaları gerekir.
Ses Yapısı Kontrolü için İpuçları
Bir dizi egzersiz, ergenlerin ses değişikliğiyle başa çıkmasına yardımcı olabilir. Başlangıç egzersizleri nefes almayı ve buna bağlı olarak sese başlama zorluğunu azaltabilir. Bununla birlikte, glottal kapanmayı kontrol eden kaslar gelişme ve değişim sürecinde olduğu hatırlanmalıdır.
- Legato egzersizleri: bir cümle müzikal şekilde sürekli tekrarlanır.
- Staccato egzersizleri: glottal kapanma ve açmanın koordine edilmesinde daha fazla yardım sağlayabilir. Seste yükseliş ve iniş yapılacak şekilde şarkı söyleme egzersizi faydalıdır.
- Ergenlikle aşırı terleme ve ter kokma normal mi ?
- Erken ergenlik nedir? , Belirtileri nelerdir ?
Erkeklerde ilk belirti testislerin büyümesidir. Testis büyümesini penis büyümesi, genital bölge ve koltuk altı tüylenmesi, seste kalınlaşma, vücut kas kitlesinin artışı izler.
- Erken ergenlik tedavi edilmeli midir ?
Ergenlik dönemi hem psikolojik hem de fiziksel açıdan oldukça önemli bir dönemdir. Geç ergenlik belirtileri kız ve erkek çocukların 12 ila 13 yaşın üzerinde olduğu zaman bu durum geç ergenlik olarak görülmektedir.
Erken ergenlik belirtileri ise kız çocuklarında genellikle 8, erkek çocuklarında ise 9 yaşlarından önce görülebilmektedir. Erken ergenlik belirtileri genellikle obeziteye bağlı görülebilmektedir. Kız çocuklarında göğüs büyümesi, tüylenme ve regli dönemlerinin 8 yaşın altında görülmesidir.
Erkeklerde ise testislerin büyümesiyle ergenlik dönemine giriş başlamaktadır ve durumunda uzman bir hekim tarafından mutlaka araştırılması gerekmektedir.
Erken ergenlikle birlikte çocukların kemik ve kilo gelişiminde oldukça hızlı bir artış gözlemlenmektedir. Bu durumda çocuklar kendi yaşıtlarına göre daha hızlı boy atma ya da kilo gibi durumlarla karşı karşıya kaldıkları için psikolojik açıdan kendini rahatsız hissetmelerine neden olabilir.
- Ergenlik gecikmesinin nedenleri nelerdir ?
- Ergenlik döneminde boy ne kadar uzar ?
- Ergenlikte normal boy artışı hangi faktörlere bağlıdır ?
- Kemik yaşı ne demek ?
Boyu kısa olan her çocuk ve ergende el-el bileği röntgen
filmi tetkiki yapılır. Bu bize kemik yaşı olarak adlandırılan
iskelet olgunlaşma derecesini gösterir.
Çocuğun doğum tarihinden hesapladığımız, kendi
takvim yaşıdır. Ayrıca hormonların ve beslenmenin
etkisiyle oluşan kemik yaşı, sol el-el bileği filmi tetkiki ile
saptanır. Mevcut kemik yaşı atlasları kullanılarak
hesaplanan kemik yaşı, çocuğun büyüme potansiyelini
kendi takvim yaşından daha çok iskelet olgunlaşması göz
önüne alınarak değerlendirilmesini sağlar. Kemik yaşının
değerlendirilmesi erişkin boyunun tahmin edilmesine de
yardımcı olur. Aynı cinsten ve aynı takvim yaşındaki
sağlıklı çocuklar, fiziksel gelişim düzeyi açısından
birbirlerinden çok farklı olabilirler. Ergenlikle ilgili
değişikliklerin oluşmaya başladığı yaş döneminde bu
farklılıklar daha da belirgin hale gelir, kemik yaşı tayini
burada yardımımıza koşar. Kemik yaşı atlasına bakılarak
kemik yaşı tayini, kemiklerin görünümü temelde normal
olduğu zaman uygulanabilir; kemiklerin şekli bozuksa ya
da belirgin iskelet displazisi hastalığında, ağır metabolik
bozukluklarda ya da elleri etkileyen eklem hastalıklarında
olduğu gibi kemik hasara uğramışsa, bu yöntem
uygulanamaz. Kemik yaşı; boy kısalıklarında, uzun
boylulukta, ergenlik değerlendirmesinde, büyüme
potansiyelinin ve ulaşılacak son boyun belirlenmesinde
yararlıdır.
Pratik olarak, eğer ergenlikte kemik yaşı takvim yaşından
geri ise boy uzamasının daha fazla olacağı, kemik yaşı
ergenin takvim yaşından ileri ise boy uzamasının daha az
olacağını varsayabiliriz.
Ancak kemik yaşındaki gecikme ya da ileri gitme
derecesinin fizyolojik değişkenliğe mi bağlı olduğu yoksa
patolojik durumlardan mı kaynaklandığının kesin ayırt
edilmesi gerekir. Sağlıklı çocuklarda da takvim yaşı ile
kemik yaşı arasında 1-2 yıla varan farklar mevcut olabilir.
Hipotiroidide, büyüme hormonu eksikliğinde, ergenlik
gecikmesinde; beslenme bozukluğu, emilim bozukluğu,
metabolik bozukluk gibi kronik hastalıklarda, iskelet
displazisi hastalıklarında kemik yaşı takvim yaşından
geridir. Obez çocuklarda kemik yaşı, takvim yaşından
ileridir. Kemik yaşının ileri olduğu en belirgin durum, erken
ergenliktir. Erken ergenlikten kaynaklanan kemik yaşı
ilerlemesi ya da androjen veya östrojenlerin uygunsuz
kullanımı büyüme potansiyelini ve erişkin boyunu azaltan
en önemli nedenlerdir. Erken ergenliğin uzun süreli
tedavisinde kemik yaşındaki değişiklik, tedaviye yardımcı
olan bir öğedir.
- Ergenlikle alınan kilolar için ne yapmalıyız ?
- KARBONHİDRAT VE YAĞ TÜKETİMİNE DİKKAT EDİLMELİ
- KIZLARDA DEMİRDEN ZENGİN GIDA TÜKETİMİ ARTIRILMALI
- MUTLAKA KAHVALTI YAPILMALI
- ARA ÖĞÜNLER ATLANMAMALI
- EVDE DE SAĞLIKLI ÜRÜNLER TÜKETİLMELİ
- ANTRENMAN ÖNCESİ VE SONRASI ÖĞÜNLER İYİ PLANLANMALI
- SAĞLIKLI KİLO KORUNMALI
- ŞEKERLİ İÇECEKLERDEN UZAK DURULMALI, MUTLAKA SU İÇİLMELİ
- OKULLARDAKİ MENÜLER MUTLAKA YAŞ GRUPLARINA UYGUN OLMALI
- SINAV DÖNEMLERİNDE DAHA FAZLA DİKKAT EDİLMELİ
- MUTLAKA BİR UZMANDAN YARDIM ALINMALI
- Metabolik sendrom nedir ?
- Çocuğumun beslenmesinde nelere dikkat etmeliyim ?
Sağlıklı beslenmenin yanı sıra çocukların daha hareketli bir yaşam tarzı benimsemeleri, fiziksel aktivite düzeylerinin arttırılması ve bu konuda desteklenmeleri çocukların sosyal, zihinsel ve bedensel gelişimlerine önemli katkılar sağlayacaktır.
Ergenlik çağı gençlerin yeterli ve dengeli beslenmeleri büyüme ve gelişme hızlandığı için daha da önemlidir. Beslenme gencin yaşına göre boy uzunluğu ve vücut ağırlığının saptanması ile değerlendirilir. Ayak üstü beslenme (fast food) veya abur-cubur beslenme alışkanlığı çocuk ve gençler arasında yaygın olarak görülmektedir. Aslında bu tip beslenme günümüzde insanın hızlı yaşam temposu nedeniyle oluşmuştur. Bu tür beslenme ile enerjinin @-50'si yağdan gelmektedir. Bu yağın çoğunluğu doymuş yağlardan oluşmaktadır.
Diyetteki doymuş yağ miktarı ve serum kolesterol düzeyi ile kalp-damar hastalıkları arasında ilişki olduğu bilinmektedir. Bu hastalıklar yetişkinlerde görülmesine karşın temelleri çocukluk çağında atılmaktadır. Genellikle ayak üstü beslenmede A ve C vitaminleri, kalsiyum, posa tüketimi yetersizdir, yağ ve tuz tüketimi ise yüksektir.
Bu yaş grubunun diğer bir yanlış alışkanlığı da öğün atlamadır. En çok atlanan öğün ise sabah kahvaltısıdır. Sabah kahvaltısı insanlar için önemli bir öğündür.
Ergenlik çağında özellikle kızlarda yemek yeme ile ilgili bozukluklar olarak anoreksiya nervosa ve bulimia nervosa görülmektedir. Genç kendi kendini kusturmakta, laksatif ve diüretik ilaçlar kullanmakta ve sağlığı bozulmaktadır.Genç, bir deri bir kemik görünümünü almaktadır ve bu durumlarda gencin psikiyatrik tedavi görmesi gerekmektedir. Sorunların nedenlerinin araştırılması gerekmektedir.
- Ergenlikte diyet ürünler kullanmak doğru mu ?
- İyotun vücut için önemi nedir ?
Günlük iyot ihtiyacı ne kadardır?
- 0-5 yaş: 90 mikrogram/gün
- 6-12 yaş: 120 mikrogram/gün
- Gençlerde ve erişkinlerde:150 mikrogram/gün
- Hamilelerde ve emzirme sırasında: 200-300 mikrogram/gün
İyot eksikliği nedenleri
İyot eksikliği dünya çapında milyonlarca insanı etkilemektedir. İnsanların sağlıklı gıdaya yeterince erişemediği ülkelerde daha yaygındır. En önemli iyod eksikliği nedenleri:
- Toprağın iyot açısından fakir olduğu bölgelerde yaşamak
- İyod açısından fakir bir beslenme düzenine sahip olmak
- Vücudun iyodu yeterince işleyememesi
Ayrıca iyot eksikliği açısından yüksek risk altındaki kişiler:
- Gebe kadınlar
- Toprağı iyot açısından fakir ülkelerde yaşayanlar
- İyotlu tuz kullanmayanlar
- Vejetaryen ve veganlar
İyot eksikliği belirtileri
- Boyunda şişkinlik
- Yorgunluk
- Soğuğa karşı artan hassasiyet
- Kabızlık
- Cilt kuruluğu
- Kilo artışı
- Yüzde şişkinlik
- Kas güçsüzlüğü
- Yüksek kan kolesterol düzeyleri
- Kaslarda ve eklemlerde ağrı veya sertlik
- Kalp hızında yavaşlama ve bunun sonucunda baş dönmesi ve bayılma
- Saç dökülmesi
- Depresyon
- Hafızada zayıflama
- Regl döneminin normalden ağır geçmesi
İyot eksikliği hangi hastalıklara neden olur?
Guatr ve hipotiroidi iyodun eksikliği ile ilişkili en sık görülen hastalıklardır. Ayrıca iyot eksikliği bulunan kişiler aşağıdaki hastalıklar için risk altındadır:
- Tiroid kanseri
- Tiroidle ilişkili ottoimmun hastalıklar
- Kadınlarda kısırlık
- Prostat, meme, endometriyum ve yumurtalık kanseri
- Kalp büyümesi veya kalp yetmezliği gibi kalp sorunları
- Periferal nöropati: Sinirlerdeki hastalıkları ifade eder. Karıncalanma ve uyuşukluk, iğneler batması, aşırı hassasiyet, deri, tırnak ve saçta renk değişiklikleri, ayaklarda yara ve ülserler, terleme bozuklukları, kalp ritmi bozuklukları, gece ishalleri, idrar tutamama başlıca belirtileri arasındadır.
- Çeşitli zihinsel hastalıklar ve bozuklar
- Anoreksiya Nevroza Hastalığını nasıl anlayabilirim ?
Anoreksiya nervoza nedir?
Anormal vücut ağırlığı ile tanımlanan ve hayati tehlikeye sahip bir yeme bozukluğu olan anoreksiya nervoza, psikolojik bir hastalıktır. İnce kalmak konusunda aşırı takıntıya sahip olan kişilerde görülen hastalığa sahip olan kişiler normal kilolarının çok altındadır. Genellikle 12-20 yaş arası gen kızlarda yaygın olarak görülen anoreksiya hastaları çok az uyur, buna rağmen oldukça aktiftir. Yemek yemeyi reddederler. Çok nadir olsa da erişkinlik döneminde de rastlanabilen anoreksiya nervoza da kişi çok şişman olduğunu düşünerek çok düşük kalorili diyetler uygulamaya başlar. Önceleri iştah kontrol altına alınabilirken ilerleyen süreçte iştah tamamen kaybolur ve vücut hastalık derecesinde zayıflar.
Anoreksiya nervoza belirtileri?
Anoreksiya nervoza hastaları kilo kaybetme amacıyla kendine özel yeme davranışları geliştirir. Hastalığın tespit edilmesi fiziksel belirtiler ortaya çıktığında anlaşılır. Kilo almaktan aşırı korkarlar ve zayıf olmalarına rağmen çok sınırlı bir diyet yapar. Özellikle karbonhidratlı besinleri tamamen diyetinden çıkarır. Yemek yememek için yemek zamanında saklanma, yemekten kalkmak için mazeretler bulma, sürekli yiyecekleri düşünme, yemek tarifleri toplama, başkaları için yemek hazırla, başkalarının yanında yemek yemeyi reddetme gibi garip ve gizli yemek ritüellerine sahiptir. Herhangi bir hastalık belirtisi olmamasına rağmen ciddi oranda kilo kaybı, sürekli tartılmak, bol kıyafetler giyerek zayıflığını saklama, asla yeterince ince olduğuna inanmamak ve kilosu hakkında sürekli endişeye sahip olmak anoreksiya nervozanın belirtileri arasındadır. Yemekten sonra yediklerini kusmak, diyet hapları, diüretik ya da müshil kullanarak yediklerini atmaya çalışırlar. Kendilerini cezalandırma amacıyla ağır egzersizler yapma, tuvalette uzun zaman kalmak da anoreksiyalı hastalarda görülen davranış bozukluklarıdır.
Anoreksiya nervoza nedenleri?
Anoreksiya nervozanın kendine özgü bir nedeni yoktur. Ergenlik döneminde görülen bir hastalık olan anoreksiyanın gençlerin ergenlik değişimlerine uyum sağlamada karşılaştığı gülüklerden dolayı ortaya çıktığı söylenebilir. Çevresel, psikolojik ve biyolojik faktörlerin bir araya gelmesi sonucu ilerleyen hastalık tedavi edilmediğinde hastanın hayatını kaybetmesine neden olabilir.
BİYOLOJİK NEDENLER
Anoreksiya nervoza hastaları genellikle duyarlı, azimli ve mükemmeliyetçi kişiliğe sahiptir. Genetik yatkınlığı olduğuna dair kesinleşmiş çalışmalar olmamasına rağmen ailesinde anoreksiya hikâyesi olanlarda hastalığın görülme riski yüksek olabilir.
PSİKOLOJİK NEDENLER
Bebeklik ve çocukluk dönemindeki yanlış beslenme davranışları ilerleyen dönemlerde anoreksiya gelişimi için risk yaratabilir. Utangaç, depresif, boyun eğen, obsesif kompülsif kişilik bozukluğuna sahip gençlerde hastalık daha sık görülür. Ebeveynleri ile arasında sevgi bağı düşük olanlarda ve geçmişte cinsel istismara uğramış kadınlarda anoreksiya nervoza görülme riski yüksektir.
ÇEVRESEL FAKTÖRLER
Moda dünyasında zayıf vücudun popüler olması özelikle ergenlik dönemindeki gençleri olumsuz etkiler. Zayıf bir bedene sahip olmak amacıyla gençler diyet yapmaya başlar ve ince görünmek konusunda takıntılı bir ruh haline bürünür. Dansçılar, balerinler, mankenler, jokeyler iş yaşamlarındaki rekabetten ve beklentilerden dolayı sürekli kilolarını korumak zorundadır. Bu meslek grubundakilerde yeme bozuklukları görülme riski yüksektir.
Anoreksiya nervoza tanısı
Ciddi oranda vücut ağırlığı kaybedilmesine yol açan anoreksiya nervozanın tanısında ağırlık kaybına neden olan başka bir hastalın varlığına dikkat etmek gerekir. Kilo kaybına ek olarak hastalarda miza dalgalanmaları, cinsel istek kaybı, düşük benlik saygısı, içe dönüklük, obsesyon, sosyal fobi ve depresyon gibi psikiyatrik belirtiler de gözlenir. Soğuğa karşı hassasiyet, tansiyon düşüklüğü, kabızlık, mide boşalmasında yavaşlama, nabız düşüklüğü anoreksiya nervozanın teşhisine yardımcı bulgulardır. Kusma ve idrar söktürücü ila kullanımına bağlı olarak gelişen potasyum düşüklüğü, kalpte ritim bozukluklarına yol açar. Ayrıca kanda lökositlerde azalma ve kansızlığa rastlanabilir. Kilo kaybına bağlı olarak adet düzensizlikleri ve hatta adetten kesilme gibi klinik bulgulara ek olarak kemik yoğunluğunda azalma ve düşük östrojen seviyesi nedeniyle gelişen kemik erimesi gözlenebilir. Tıkanırcasına yemek yiyerek kusma eylemini gerekleştirmeye yönelik davranışlar mide genişlemesine ve mide yırtılmasına neden olabilir. Hastanın klinik ve psikolojik bulguları değerlendirilerek anoreksiya nervoza tanısı konabilir.
Anoreksiya nervoza tedavi yöntemleri
Anoreksiya nervozanın tedavisi uzman bir psikiyatrist, diyetisyen, psikolog, ortopedi, endokrinoloji, fizyoterapist, hemşire gibi sağlık personelinin katkısıyla oluşturulan ekip çalışması gerektirir. Hastanın ve ailesinin tedaviye katılımı tedavinin başarısı açısından oldukça önemlidir. Hastanın uygun bir beden ağırlığa gelmesinin fiziken ve ruhen etkileri açıkça anlatılabilmelidir. Hastanın ikna edilmesi ve hastalığının etkilerini fark etmesi sağlanmalıdır. Hasta olması gereken vücut ağırlığının %30’unu kaybetmişse genellikle tedavi için hastaneye yatırılır ve kilo alımı kontrol altında tutulur. Bireyin kimlik duygusunu ve öz saygısını geri kazanmasını sağlamak amacıyla psikoterapi seansları ailesi ile birlikte düzenlenebilir. Hasta istenilen ağırlığa geldiğinde hastaneden taburcu edilebilir ancak hastalığın nüksedebilme oranının yüksek olması nedeniyle sürekli kontrol altında tutulması önemlidir.
- Bulimiya Hastalığını nasıl anlayabilirim ?
BULİMİA NERVOZA BELİRTİLERİ
– Kısa sürede aşırı ve hızlı yeme
– Gizlice yeme
– Yediklerini kusma
– Depresyon
– Kalp atışlarında düzensizlik
– Sinirlilik hali, agresif tepkiler gösterme
– Madde kötüye kullanımı
– Kiloda ani artma ya da azalma
– İntihar eğilimi
– Aşırı egzersiz
– Çok yedikten hemen ertesi gün hiç yemek yememe
– Aşırı yemek yedikten sora kusacak bir ortama bulamamasından kaynaklanan aşırı sinirlilik hali
BULİMİA NERVOZANIN NEDENLERİ
Bulimia nervoza’nın kesin nedeni şu anda bilinmemektedir; Bununla birlikte, genetik, çevresel, psikolojik ve kültürel etkiler de dahil olmak üzere bu yeme bozukluğunun gelişimine birçok faktörün katkıda bulunduğu düşünülmektedir.
- Ergenlerde ter kokusu nasıl engellenir ?
Bedeninizde ter kokan yerlere koltuk altlarınıza, boynunuza, ayaklarınıza karbonat sürün.
Karbonat nemi emer ve , kötü kokuya neden olan bakterileri ortadan kaldırır.
Daha etkili çözüm için mısır nişastasıyla karbonatı karıştırıp bu karışımı kokudan rahatsız olduğunuz bölgelere uygulayın.
Bunun nedeni cildin ph seviyesini düşürerek, bu bölgede bakteri üremesini engellemesidir.
Kötü kokuya neden olan bakteriden kurtulmak için elma sirkesi kullanın. Koltukaltı kokunuzdan kurtulmak için sulandırılmış sirkeyi günde bir kez koltuk altınıza uygulayın.
bu suda 15 dakika boyunca tutun. Bu işlemi haftada 2-3 kez tekrarlayın.
- Ergenlerin saçlarındaki kepekler için ne yapılmalıdır ?
- Ergenlerin makyaj yapması doğru mudur ?
- Kız çocukları ilk adeti kaç yaşında görür ?
- Kızımın adetleri çok ağrılı oluyor. Normal mi ?
"Adet kanaması başladığında veya başlamasına yakın dönemde karın ve kasıklarda hissedilen kramp tarzındaki ağrılar, ‘adet sancısı’, tıp dilindeki adıyla da ‘dismenore’ olarak adlandırılıyor. Dismenore, adet gören kadınların yarısından fazlasının yakındığı bir durum.
Dismenorenin en sık görülen nedeni, endometriozis. Türkiye’de en az 2 milyonu etkileyen endometriozis rahim iç tabakasının; rahmin dışında, karın iç zarında ve özellikle yumurtalıklarda yerleşmesiyle ortaya çıkan bir tablo. Endometriozis yumurtalıkta yerleşip kist oluşturduğunda endometrioma adını alıyor. Endometriomaların tıbbi ve ihtiyaç halinde cerrahi tedavisiyle sancılar sona ererken doğurganlık da etkilenmiyor.
Ayrıca miyomlar, polipler, yumurtalık kistleri, genital sisteme ait doğumsal bozukluklar, kızlık zarına ait problemler, kronik enfeksiyonlar, rahim içi araç kullanımının sebep olduğu veya geçirilen operasyonlara bağlı gelişen batın ve rahim içi yapışıklıklar da adet döneminde sancı yapabiliyor.
- Yatarken karnınıza sıcak su torbası koyabilir veya sıcak kompres uygulaması yapabilirsiniz.
- Ayaklarınıza uygulayacağınız sıcak kompres de fayda sağlayacaktır.
- Alt karın bölgenize, avuç içi ve parmak uçlarınızla dairesel hareketler ile masaj yapabilirsiniz.
- Ilık duş almak her zaman etkili olacaktır.
- Sıcak içecekler, özellikle de zencefil, tarçın, papatya, ıhlamur ve rezene gibi bitki çayları tüketmenizde yarar var. Bu çaylar ödem çözücü etkileri ve antioksidan içerikleri sayesinde dismenoreyi hafifletiyorlar. Ayrıca sakinleştirici etki de sağlıyorlar.
- Özellikle adet dönemi ve öncesinde sağlıklı beslenmeye dikkat edin. Adet dönemine bir hafta kala, vücutta su toplanmasına ve ödeme neden olduğu için tuzu kısıtlayın. Mutluluk hormonu olarak bilinen serotoninin salgılanmasında etkili olan B6 vitamininden zengin (muz, avokado, bezelye, havuç, baklagiller, pirinç, balık, tavuk kırmızı et ve kepek ekmeği gibi besinler tüketin. Adet sancılarında magnezyum krampları azaltan etkiye sahip. Yeşil yapraklı sebzeler, tahıl ürünleri, kuruyemişler (badem, fındık, fıstık, ceviz), soya fasulyesi, havuç, kereviz, pırasa, kakao ve hurma gibi magnezyum içeren besinleri tüketmeye özen gösterin. İhtiyaç halinde doktor tavsiyesiyle magnezyum takviyesi de alabilirsiniz.
Düzenli egzersiz, meditasyon, yoga, nefes egzersizleri ve düzenli uyku da aşırı prostaglandin salgısını baskılayarak rahatlamanızı sağlayacaktır.
Ağrılar şiddetlendiği takdirde mutlaka bir uzmana başvurulmalıdır.
- Ergenlik sivilceleri nasıl geçer ?
ERGENLİK SİVİLCESİ (AKNE VULGARİS) NEDİR?
Akne, genellikle ergenlerde sık olmak üzere her yaşta görülebilen, deride bulunan yağ bezlerinin ve kıl köklerinin düzgün çalışmaması sonucu, belirli vücut bölgelerinde ortaya çıkan bir inflamasyondur. En sık karşılaşılan türü genellikle ergenlik döneminde ortaya çıkan ‘akne vulgaris’tir. Akne Vulgaris, halk arasında “Ergenlik Sivilcesi” diye anılır.
Akne tedavi edilebilen bir durumdur; ancak her sivilce aynı şekilde tedavi edilmez. Bu nedenle sivilce tedavisinin dermatolog tarafından planlanması ve izlenmesi en uygun olandır.
- Ergenlik döneminde guatr sık görülür mü ?
* Erkekler bu hastalık konusunda daha mı şanslı? Evet; kızlarda guatr, erkeklere oranla 7 ile 10 misli daha fazla görülüyor. Nedeni tam olarak bilinmiyor ama bir genetik yatkınlık olabileceğini düşünüyoruz.
* Tiroid hormonunun az olması mı, çok olması mı sorun? Her ikisi de sorun... Tiroid hormonu az salgılanırsa halsizlik, yorgunluk, üşüme, tembellik hissi ve uykuya meyilli olma durumu söz konusu olur. Tiroid hormonu fazla olursa terleme, çarpıntı, uykusuzluk veya huzursuzluk gibi belirtiler ortaya çıkar.
- Ergenlik döneminde iskelet sistemi bozuklukları sık görülür mü ?
- Ergenlik döneminde hıçkırık neden artar ?
- Ergenler alkol, sigara, madde bağımlılığı gibi zararlı alışkanlıklardan nasıl korunur ?
- Ergenlik dönemi duygusal değişiklikleri nelerdir ?
- Ergenlerle nasıl iletişim kurmak gerekir ?
ERGEN KIZ- ANNE İLİŞKİSİ
Anneden uz
ERGEN ÇOCUĞUNUZLA İLETİŞİM KURABİLMENİZİN 4 PÜF NOKTASI
Ergenlik döneminde kız çocukları ebeveynlerinden kopmaya ve bireyselleşmeye çabaladıkları için bu dönemde anneden biraz uzaklaşmak isteyebiliyor. Anneler genellikle kuralları hatırlatan kişi oldukları için arkadaşlarına yönelebiliyor. Ayrıca kuşak farkı da önemli bir etken. Onlara göre anneler günümüzün modasını, çağımızın sunduğu teknolojik gelişmeleri bilmezler; kendi gençlik döneminde takılı kalırlar. Kimi ergen kızlar, özellikle de kendine ve fiziğine güvenmeyenler, anneleri zayıf, güzel ya da bakımlıysa, onu kendilerini rakip olarak görebiliyor veya kıskanabiliyor. Ve annesiyle rekabet içine girebiliyor. Tüm bunların sonucunda da iletişim problemleri yaşanmaya başlıyor.
ERGEN ERKEK – ANNE İLİŞKİSİ
Annesiyle sorunu olan, sevgilisiyle problem yaşayabiliyor
Ergenlik dönemine özgü ayrılma ve bireyselleşme kızlarda olduğu gibi erkek ergenler için de geçerli. Erkek ergenler aşırı müdahale eden ve kendisine özel alan yaratmasına izin vermeyen anneleriyle ciddi fikir çatışmasına girebiliyor. Onu anlamadığını düşünen genç artık annesiyle bir şeyler paylaşmaktan vazgeçebiliyor. Anneyi tabulaştırma eğilimi de ergen erkeklerde görülen bir başka sorun. Anneyi tabulaştıran genç erkek, onun babası dahil başka biriyle yakınlaşmasını kabullenmekte zorlanabiliyor.
Anneyi sahiplenme, hatta "ben varım ya, kimseye ihtiyacın yok" gibi söylemlerle sık karşılaşılıyor. Bu genellikle eşler arasında sorun yaşanan ailelerde görülüyor. Karşı cinse ilk bakış açısı, anne ile olan ilişkiyle başlıyor. Anne ile yaşanan sorunlar kız arkadaş ile ilişkili sorunlara neden olabiliyor. Annesi ile ilişkisinde sorun olan ergenlerde "kızlar çok aptal, nefret ediyorum" gibi cümleleri sıkça duyuluyor. Ergenin annesiyle ilişkisinde sorun varsa, karşı cinse daha temkinli ve dikkatli yaklaşıyor. Bu nedenle annenin erkek çocuklarıyla olan ilişkilerini sağlıklı tutması da çok önemli. Hayatlarına fazla müdahale etmeden ve belirli bir sınırda ilişki kurmayı başarabilen annelerin erkek çocukları arkadaş ilişkileri ve özellikle sevgilileri ile olan ilişkilerinde daha uyumlu olabiliyor.
Annesiyle sağlam ilişkisi olan, tuzaklara daha kolay 'hayır' diyebiliyor
"Ergen çocukla sağlıklı ilişkiyi devam ettirmek ve sınırları korumak çok önemli." diyen Psikiyatri Uzmanı Arzu Önal sözlerine şöyle devam ediyor: "Çünkü yapılan araştırmalar anne baba ilişkileri daha sağlam olan ergenlerin özgüvenlerinin yüksek olup, istemedikleri şeylere daha rahat 'hayır' diyebildiklerini ortaya koymuş. Örneğin, çevreden telkin edilen alkol, sigara ve uyuşturucu maddeleri daha kolay reddedebiliyorlar. Anneyle yaşanan sorunlu bir ilişki biçimi ise arkadaş seçimini olumsuz yönde etkileyebiliyor ve zaten arkadaşlarının dediklerini önemseme eğiliminde olan gençler hiçbir filtreden geçirmeden onların dediklerini kesin doğru kabul edebiliyor. Bunun sonucunda da uyuşturucu madde kullanımından sonrasında pişman olunan cinsel ilişkiye kadar, ergenlerin psikolojisini ve hayatını altüst edebilecek sorunlar yaşanabiliyor."
ERGEN ÇOCUĞUNUZLA İLETİŞİM KURABİLMENİZİN 4 PÜF NOKTASI
•Aynı dilde konuşun, jargonlarını öğrenin: Farklı dilde konuştuğunuz takdirde, zaten 'beni anlamıyor' demeye fazlasıyla meyilli olan çocuğunuz, bu durumda anlaşılamadığını düşünerek iletişimi kesebilir. Dolayısıyla çocuğunuzla aynı dilde iletişim kurmaya çalışın.
•Ortak ilgi alanları bulun, birlikte yapın: Çocuğunuzun ilgisini çekebilecek aktiviteleri keşfedin ve ona bunları birlikte yapmayı teklif edin. Örneğin ona dans veya herhangi bir spora ya da başka bir aktiviteye birlikte katılmayı önerebilirsiniz. Veya çok sevdiği bir müzik grubunun konserine, festivale birlikte gitmeyi teklif edebilirsiniz.
•Teknolojiyi yakından takip edin: Malum, devir teknoloji devri. Tabii ki çocuğunuz kadar teknolojiyle içli dışlı olmanız zor ve gerekli de değil. Ama en azından gençlerin sıkça kullandıkları selfie - Instagram, Facebook, Twitter, Play Station oyunları gibi başlıklar konusunda bilgi sahibi olun. Bu çocuğunuza bir adım daha yakınlaşmanızı sağlayacaktır.
- Ergenlik döneminde özgüven artar mı azalır mı ?
Öncelikle şu bilinçte olmalıyız; eğer çocuğunuzda özgüven eksikliği varsa sizde de vardır. Çünkü aslında etrafımızda olan herşey ve herkes kendimizi fark etmemiz için bize ayna tutar. Çocuklarımız da bize aynalık yapar.
Özgüveni eksik, sorumluluk almaktan kaçınan, isyan eden, suçlayan, yargılayan ya da içine kapanık, asosyal tavırlar sergileyen çocuklarınız varsa; bu tutum ve davranışları bir yerlerde, bir zamanlar anne baba olarak göstermişizdir ya da gösteriyoruzdur. Bu bilinç ve bakış açısıyla baktığımızda; sorumluluk alıp kendimizi fark ederek öncelikle kendimizi değiştirmek için adım atmalıyız.
Bu değişim sorumluluğunu alan ebeveyn, çocuğuna en ideal örnek olur. Çünkü çocukluk döneminde ve ergenlik döneminde olan bireyler en yakınlarını (anne, baba, ağabey, abla, yakın aile) taklit ederek yaşamda kendilerini var edebileceğini zanneder.
Çocuğunuzun duygularını ifade etmesi için güvenli bir alan oluşturun. Özgüvenin eksikliği daha çok, çocuğun kendini güvende hissetmediği bir ortamda yetişmesinden kaynaklanır. Önlem olarak bu ortamı değiştirebilirsiniz. Duygusal olarak yetiştiği ortamın sevgi ve güven duyguları barındırıp barındırmadığını değerlendirebilirsiniz. Bu duyguları vermeyen, veremeyen unsurların değişimi için bu kendiniz de olabilir, mutlaka sorumluluk alın ve adım atın.
Ergenlik döneminde olan gençlerin takım ruhunu
hissedeceği, birlikte başarma duygusunu tadacağı ya da
bireysel tatmin yaşayacağı, hayal gücünü ve duygularını
ifade edebileceği bir hobi ile ilgilenmesi, üretmesi,
yaratması çok sağlıklı olur.
Bedeninde biriken potansiyel enerjiyi aktarması, hem zihinsel, hem duygusal hem de bedensel rahatlık ve sakinlik sağlayacaktır.
Çok klasik bir metod olmasına rağmen geçerliliğini hiç yitirmeyen günlük tutmak, yazmak duygu iniş çıkışlarını ifade ederek rahatlamasını sağlar. Ancak; asla günlük ebeveyn tarafından okunmamalıdır!