0-6 yaş çocuklarında sık görülen şikayetler, nedenleri, belirtileri, bakım ve korunma yolları
1-) Pamukçuk ve ağız yaraları
2-) Gaz sancıları ve karın ağrıları
3-) Kusma
4-) İshal (diare, sürgün)
5-) Kabızlık (peklik-konstipasyon)
6-) Kulak ağrısı (otalji)
7-) Ateşli havale (febril konvülsiyon)
8-) Öksürük
9-) Pişik
1-) Pamukçuk ve Ağız Yaraları
Pamukçuk; yeni doğanda ve süt çocukluğu döneminde dil, yanak içleri ve damakta görülen bir mantar hastalığıdır. Pamukçuk olarak da bilinen ağızdaki yaraların etkeni sıklıkla ‘’candida albicans’’ denilen bir mantar enfeksiyonudur. Ağız içinin her iki tarafında beyaz lekeler oluşur. Bu lekeler, toplu iğne başı büyüklüğündedir ve ağızda süt pıhtısı görüntüsü verir.
Prematürelerde, temiz bakılmayan hastalıklı ve zayıf bebeklerde daha sık görülür. Bebek, ağzı acıdığı için emmede zorluk çeker. Yenidoğmuş bebeklerde genellikle doğumdan sonraki ilk 8.günde gelişirken,yetişkinlerde çoğunlukla beslenme bozukluğu olanlarda,bağışıklık sistemini dönemlerinde ya da şeker hastalığı gibi kronik olan bireylerde sık rastlanır.
Nedenleri genellikle; Sıklıkla anne memesinin veya bebek biberonun başlığının yetersiz temizliği olarak görülmektedir.
Belirtileri ise; Dil üzerinde,diş etlerinde ve yanak mukozasında beyazımtırak plaklar tarzındadır. Ağız içindeki bu beyazımtırak plaklar alttaki mukozaya yapışıktır ve kazındığında altta daha kızarık zemin ortaya çıkar.
Ağız içi pamukçuğun önlenmesi için temiz bir tülbentle bi karbonatlı ağız bakımı verilmelidir
Ağız Bakımı İçin Bikarbonatın Hazırlanışı
Malzemeler
1 çay kaşığı yemek karbonatı 1 çay fincanı kaynamış su
Yapılışı
Ellerinizi yıkayın.Temiz bir çay fincanına 1 çay kaşığı karbonatı koyun.Üzerine 1 çay fincanı kaynamış soğumuş suyu dökün.Kaşık yardımıyla karbonatı suyun içinde eritin.Daha sonra temiz bir tülbenti işaret parmağınıza sarıp bu karışımın içine batırıp bebeğinizin dilini silin.Dili silme sırasında çok fazla bastırmayın bu bebeğe acı verebilir.Pamukçuk bir kere denemenizde geçmediyse bu yöntemi günde 2-3 kere tekrarlayabilirsiniz.
Pamukçuk geçmediğinde aile çocuk doktoruna yönlendirilmelidir. Doktor reçetesiyle alınan mantara karşı etkili olan toz ilaç kendi şişesindeki işaretli yere kadar kaynamış soğumuş su ile çalkalanarak suspansiyon haline getirilmelidir.Bu ilaçtan her beslenmeden sonra bir damlalık dolusu 4-6 saat de bir ağız içine damlatılarak verilmelidir. Annenin meme bakımına ve sık el yıkamaya özen göstermesi sağlanmalıdır.
Biberon kullanılıyorsa her beslenmeden sonra biberon kaynatılmalı ve kuru tutulmalıdır.Çocuk ağzını tahriş edecek kabuklu,sert gıdalardan uzak tutulmalı,yumuşak besinler verilmelidir.Her beslenmeden sonra ağızda besin kalmasına izin vermeyecek kadar su içirilmelidir. Çocuğun kullandığı emzik, ağzına götürdüğü oyuncaklar vb. kaynatılarak temizlenmelidir.Başka çocuklara ait eşyaları ağzına götürmesine izin verilmemelidir.
2-) Gaz Sancısı ve Karın Ağrısı
Küçük bebelerde yaşamın ilk aylarında ‘’infantil kolik’’ diye anılan özellikle gece gelen gaz sancıları sık görülmektedir. Bebek emzirilirken sütle birlikte bir miktar da hava yutar.Hava yutması bebekte gaz sancısına neden olmaktadır. Gaz sancısı olan bebek bacaklarını karnına doğru çeker, yüzü kızarır ve yüksek sesle bağırır.
Anne her emzirmeden sonra bebeğini, baş ve omuz hizasında dik tutarak sırtını sıvazlamalı,bebeğin gazını çıkarmalıdır.Bu işlemden önce omuza temiz bir tülbent koymayı da ihmal etmemelidir.Çünkü bebek,gaz çıkarma esnasında yediklerinin bir kısmını da kusabilir. Gaz çıkarma işlemi, bebeğin annenin dizleri üzerine yüzükoyun yatırılmasıyla da yapılabilir. Bebeğin gazının çıktığı gark sesinin gelmesiyle anlaşılır.
Gazı çıkartılmadan yatırılan bebekler sancılanır ve sürekli ağlar. Gaz sancısı bebeğin büyüme ve gelişmesini engellemez, zamanla azalarak 3 aylıktan sonra kaybolur. Daha büyük çocuklarda gaz, genellikle üşütme ve bazı yiyeceklerden olur. Çocuk yardımsız olarak gazını çıkarabilir. Korunmak için anne, çocuğu mevsimine göre giydirmeli,gaz yapan yiyecekler normalden fazla tüketilmemelidir.
Gaz Sancısında Neler Yapılmalıdır?
Öncelikle anne kendisinde ve bebekte gaza neden olabilecek soğan,lahana,pırasa,kereviz, kuru fasulye,nohut gibi gıdalardan kaçınmalı kola,gazoz gibi içecekler almamalıdır. Bebek kucakta mümkün olduğunca dik olarak emzirilmelidir.Bebek meme başı ile beraber ‘’areol’’ denilen kahverengi kısmı da ağzına verilerek beslenmeli,hava yutmasına izin verilmemelidir.Biberonla beslenen bebeklerde beslenme yine kucakta dik olarak ve biberonda bebeğin ağzına gelen kısmında hava olmamasına dikkat edilerek beslenmelidir.
Emzirmenin bitiminde bebek dik tutularak başı omuzda bir havlu üzerinde yan çevrilerek sırtına ritmik hafif hareketlerle vurularak gazı çıkarılmalıdır.Bu pozisyonda 2-3 dakika içerisinde gazını çıkartmazsa yüzü koyun pozisyonda yatırarak aynı hareketleri yüzü koyun pozisyonda tekrarlanmalı,3-5 dakika içerisinde gazını çıkartmazsa fazla sallamadan başı hafif yüksekte yarım saat sağ yan yatırılmalıdır.Bebeğin sık kucağa alınarak dokunulması,ninni söylenmesi ona güven hissi verir.Bebek uzun süre ağlatılmamalı, gereksinimleri zamanında karşılanmalıdır.
Dokunmanın profesyonel şekli olan masaj,bebek 3-4 haftalık olduğunda başlanabilir.Masaj bebeği sakinleştirir,rahatlatır,bedensel ve ruhsal gelişimine olumlu etki eder.Gaz sancısı sırasında bebeğin karnı yumuşak hareketlerle uvularak rahatlatılmaya çalışılmalıdır. Karna masaj bağırsaklar içerisindeki gaz sancısına neden olan büyük hava baloncuklarını parçalayarak,ağrı yapan hassas bölgelerden gazın uzaklaşmasını sağlayarak bebeğin daha huzurlu olmasına yardım eder.
Eğer tüm bunlara rağmen hala bebek gaz sancısından aşırı huysuz oluyorsa çocuk doktoruna yönlendirilmelidir. Doktor önerileri doğrultusunda bazı bitkisel çaylar(anason çayı gibi)ya da gaz giderici ilaçlardan yararlanılabilir.
Karın ağrıları ise çocukluk yıllarında daha çok görülür. Ağrı, şiddetli değilse ve çocuk diğer uğraşlara daldığında karın ağrısını unutabiliyorsa ağrı psikolojik kökenli olabilir.
Ancak karın ağrısı çok şiddetli ve uzun süre devam ediyorsa, sık sık tekrarlıyorsa ,ateş, kusma,ishal gibi diğer belirtilerle birlikte görülüyorsa hastalık belirtisi olarakdeğerlendirilmeli ve mutlaka çocuğu doktora götürmelidir.
3-) Kusma
Kusma; mide içeriğinin, istek dışı olarak ağızdan gelmesidir.Kusma bebek ve çocuklarda sık görülen bir sorundur. bebek beslendikten kısa bir süre sonra bu durum yenilenlerin geri gelmesidir, kusma olarak değerlendirilmez. Gaz çıkarırken yediklerinin bir kısmı ağızdan gelebilir, bu durum beslenirken hava yutması sonucu olur.
Sırt üstü yatan bir bebeğin kustuklarının solunum yoluyla kaçabilmesi nedeniyle boğulma tehlikesi söz konusu olabilir.Onun için bebek beslendikten sonra yan yatırılmalıdır.Çocuk otururken kusarsa yüzü hemen aşağıya çevrilmeli,solunum yolları serbest bırakılmalıdır. Kusmanın sebebi,mama ile yutulan havanın yaptığı bozukluktan olabileceği gibi;soğuk algınlığı ,ateşli hastalıklar,idrar yolu ve böbrek iltihapları ve korku gibi psikolojik etmenler de olabilir.
Kendisi bir hastalık olmayıp çeşitli hastalıkların belirtileri arasında olabilir.Genellikle çok ciddi bir nedeni yoktur.Ancak bebek ya da çocukta kusma; 24 saatten uzun sürerse, kan içeriyorsa, baş ağrısı, ense sertliği beraberinde varsa, sıvı kaybı belirtileri eklendiyse idrarı azalmış, ağız kuruluğu var, cildi soğuk ve soluksa derhal en yakın Sağlık Kuruluşuna başvurulmalıdır. Tüm yaş gruplarında en önemli kusma nedeni gastroenteritlerdir (ishal).İkinci sıklıkta gastoözefageal reflü yer alır.
Gastroözefageal reflüsü belirtileri olan bebeklerde; sık kusma,yetersiz kilo alma,huzursuzluk, sıklıkla durdurulamayan ağlama, iştah kaybı, yemek yemeği reddetme, hıçkırık tutma, solunum belirtileri görülebilir. Gastroözefageal reflüsü olan daha büyük çocuklarda yemek borusunda yanma hissi, tekrarlı kusmalar ve üst solunum sisteminde rahatsızlık görülebilir.İdrar yolu enfeksiyonu ile beraber kusma olduğunda ağrılı idrar yapma (idrarını yaparken bebek aniden keser ve ağlar), yüksek ateş ve karın ağrısı görülebilir.
Çeşitli Yaşlarda Sık Görülen Kusma Nedenleri
Süt Çocukluğu (0-2 yaş)
- Gastroenterit(ishal)
- Gastro Ösefageal Reflü(GÖR midedeki asitin yemek borusuna kaçması)
- Besin Alerjileri
- Aşırı Beslenme
- Besin Zehirlenmesi
- Enfeksiyonlar
- Anatomik Tıkanıklık .
- Kafa Travmaları(Düşme vb.)
- Kalıtsal metebolik Hastalıklar
- Çocuk İstismarı
Çocuk (2-12 yaş)
- Gastroenterit(ishal)
- Gastrit
- Zehirlenmeler
- Sinüzit,Otit, İdrar Yolu Enfeksiyonları vb.
- Gastro Ösefageal Reflü (midedeki asitin yemek borusuna kaçması)
- Hepatit
- Reye Sendromu
- Kalıtsal Metebolik Hastalıklar
- KİBAS(Kafa içi basnınç artışı)
Adolesan (12-18 yaş )
- Gastroenterit(ishal)
- Gastro Ösefageal Reflü (midedeki asitin yemek borusuna kaçması)
- Gastrit
- Sinüzit, Otit,İdrar Yolu Enfeksiyonları vb.
- Enfeksiyonlar
- Apandisit
- Migren
- Bulimia (İstemli kusma)
- Gebelik
- Beyin tümörü
Kusma, beyin zarı iltihabı (menenjit) ile beraber görülürse bebekte fışkırır tarzda kusma,ateş, gözlerde kayma,huzursuzluk,tiz sesle ağlama belirtileri görülebilir. Kusmanın tedavisi neden yönelik yapılmalıdır.Kusma nedeni belirlenmez ve devam ederse bebek ya da çocuklarda ;
- Metebolik (Su ve Tuz Kaybı sonucu Elektrolit Dengesizliği)
- Beslenme (Malnutrisyon Protein Kalori Eksikliği)
- Özofajit (Yemek Borusunda Yanma,Ağrı)
- Kusmuğun Aspirasyonu (Pnömomi Akciğer Enfeksiyonu)
- Şok (Dehidratasyon Sıvı Kaybı)
gibi ciddi sorunlar ortaya çıkabilir. Bu nedenle kusan bebekte nedenin belirlenmesi için en yakın Sağlık Kuruluşuna başvurulması konusunda aileye rehberlik yapılmalıdır. Adölesanlarda kusma psikolojik durumlarla da ilişkili olabilir.
Kusmanın yaşanmaması için alınması gereken önlemler şunlardır:
1-) Mama ve diğer gıdalar temiz ve taze hazırlanmalı,yeterli miktarda ve normal ısıda olmalıdır.
2-) Biberonun emzik deliğinin büyük ya da dar olmaması gerekir.
3-) Çocuklar yaşlarına uygun beslenmeli ve normalin üstüne çıkılmamalıdır.
4-) Beslenme ve gaz çıkartılmasından sonra çocuk, fazla hareket ettirilmeden sağ tarafına yatırılmalıdır.
5-) Tekrarlayan ve nedeni belli olmayan kusmalarda mutlaka doktora başvurulmalıdır.
4-) İshal (Diyare)
İshal, sulu dışkılama, dışkı miktarında artma ya da dışkılama sıklığında artma olarak kabul edilmektedir.İshali olan bir çocukta beraberinde sulu ve fazla dışkılama, tuvaletini tutamama.susuzluk,bulantı ve kusma,ateş yükselmesi,halsizlik, karın bölgesinde ağrı ve gaz görülmektedir.
İshalle beraber kaybedilen sıvının miktarına göre çeşitli belirtiler görülebilmektedir.Vücut ağırlığının % 3- 5’i kaybedildiğinde hafif sıvı kaybı(dehidratasyon)söz konusudur.Bu durumdaki bebek istekle su almak ister.Susuzluk belirtisi ön plandadır.
Vücut ağırlığının %5-10’u kaybedildiğinde orta derecede sıvı kaybı görülmektedir ve çocukta ağızda kuruma,idrar miktarında azalma, huzursuzluk hali görülmektedir.Ağladığında göz yaşı gelmemektedir.Bıngıldağı henüz kazanmamış18 aydan küçük çocuklarda bıngıldakta çökmede söz konusudur.
Vücut ağırlığının %15’i kaybedildiğinde belirtiler şiddetldir.Çocukta halsizlik yorgunluk,bilinç kaybı,idrar yapamama,derisinde büzüşme görülmektedir.Bedenden su kaybedildiğinden sıvı-elektrolit dengesizliği ortaya çıkmaktadır.
Çocuklarda başlıca ishal nedenleri
- Beslenme hataları
- Aşırı beslenme-özellikle süt çocuklarında görülür.
- Az beslenme-Uzun süre yetersiz beslenen süt çocuklarında açlık ishalleri görülür.
- Mide bağırsak alerjisi: İnek sütü ve diğer besinler alerjiye neden olur.
- Enfeksiyon hastalıkları: Bakteri veya virüslere bağlı bağırsak enfeksiyonlarında şiddetli ishaller görülebilir. Tifo ,dizanteri, kolera ,yaz ishali gibi.
- Bağırsak parazitleri : Çocukta görülen ishalin kaynağı olabilir.
Zehirlenmeler: İlaç veya bazı zehirli maddelerin alınması sonucu çocuklarda ishal ve kusma görülür.
İshal tedavisi,ishale neden olan faktöre ve kaybedilen sıvı düzeyine göre yapılmaktadır.Hafif kayıplarda çcouk evde tedavisi edilebilirken orta ya da ağır tablolarda hastanede tedavi gerekebilmektedir.Bakterinin neden olduğu ishal durmunda,hastanede ve doktor tarafından uygun antibiyotik tedavisi yapılır.
İshalli çocuklarda sıvı kaybını karşılamak için su ve sulu içecekler verilmelidir.Ayran,çorba,meyve suyu,henüz anne sütü alan bebeklerde daha sık emzirilerek sıvı gereksinimi karşılanmalıdır.Bebek ve çocukta sık dışkılama, karın ağrısı ishal var ancak kan içermiyorsa evde hazırlanan elektrolit içeren sıvı verilebilir. Küçük çocuklara ishal durumunda elektrolit içermeyen musluk suyu verilmemelidir. Bu dengesizlik tablosunu artırabilir.
Çocuk içebildiği zaman kaynatıp soğumuş suya tuz ve karbonat ekleyerek ya da eczanelerde bulunan ORS paketinden 1 litreye bir paket karıştırıp hazırladıktan sonra verilebilir. Bu sıvı günlük hazırlanmalıdır. Artan sıvı yeniden kullanılmamalıdır.
Şekerli yiyecekler ishali artırabileceğinden verilmemelidir. Çocuğun biberonu, kaşığı, bardağı iyi kaynatılmalı, eller sık yıkanmalıdır.
Eğer; küçük bebek yada çocuğun,
- İshali 3 günden fazla sürmüşse,
- Karın ağrısı, kusma, yüksek ateş şikayetleri ishale eşlik ediyorsa,
- Dışkısında kan mevcut ise vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna götürülmelidir.
5) KABIZLIK (peklik konstipasyon)
Kabızlık kişinin 3-4 günde bir zorlanarak, az sayıda, genellikle küçük yuvarlak kitleler biçiminde dışkılaması durumu olarak tanımlanır.
Kabızlık oluştuğunda, zor dışkılama, karın ağrısı, ıkınmaya bağlı hemoroidler, baş ağrısı ve iştahsızlık görülebilir. Kabızlık, sindirim sisteminde kalın bağırsakların işlevinin aksamasının bir sonucudur.
Kalın bağırsaklar, ince bağırsaklardan gelen sulu içeriğin suyunu emmek, dışkıyı şekillendirmek ve rektuma(çıkışa) doğru iterek geçişini sağlamak ve rektumun gerilmesini sağlayarak dışkılamayı gerçekleştirmekle görevlidir.
Eğer besinler kalın bağırsaklarda itilmeyip uzun süre kalırlarsa daha fazla şu dolaşıma geri emileceğinden bağırsakta kalan içerik katılaşarak kabızlık söz konusu olacaktır.
Kabızlıkta sorun genellikle beslenme ve yaşam tarzı alışkanlığı olmaktadır . çocuklara doğru tuvalet alışkanlığı kazandırmak ve posalı besin alımını artırarak besinlerin kalın bağırsaklarda uzun süre kalması engellenmelidir.
Kabızlık megakolon, vitamin eksikliği, bağırsak tıkanıklığı gibi bazı hastalıkların habercisi de olabilmektedir.O nedenle uzun süre kabızlık sorunu yaşayan çocukların yada doğuştan dışkısını yapamayan bebeklerin sağlık kuruluşuna götürülmesi gereklidir.
6) KULAK AĞRISI (otalji)
Kulak ağrısının en yangın nedeni enfeksiyonlardır.Orta kulak iltihabı çocuklarda çok sık gelişebilir.Orta kulak hastalıkları nezle, grip, bademcik iltihabı, kızamık, kızıl gibi hastalıkların yayılarak orta kulağı da etkilemesiyle ortaya çıkar.
Küçük çocuklarda östaki borusu düz ve kısa olduğu için mikroplar boğazın orta bölümüyle kulağı birleştiren östaki borusunda kolayca ilerlediklerinden çocuklar bu tür kulak hastalıklarına çok yakındırlar.
Kulakta iltihap sonucu kulağın içinde biriken irin(iltihap) giderek kulak zarının patlamasına sebep olur. Erken dönemde antibiyotik ile tedavi edilebilir. Kulak ağrısı olan çocuk huzursuzdur. Kulağını sürter, elinizle kulağa dokundurtmaz. Bu tür belirtisi olan çocuk en kısa sürede sağlık kuruluşuna götürülmelidir.
7) ATEŞLİ HAVALE (febril konvülsiyon)
Ateş kendisi bir hastalık olmayıp, bir hastalığın habercisi olarak görülmektedir. Ateş vücudun bir savunma mekanizmasıdır. Ateş, ölçüldüğü vücut bölgesine göre değişir.
Rektumdan(makat) yapılan ölçümlerde 38 derece üzeri, ağızdan 37,5derece, koltuk altından 37,2derece , kulaktan 38 derecenin üstündeki değerler ateş olarak kabul edilmelidir.
Ateşli, havale, 6ay 5yaş arası çocuklarda, ateşin ani yükselmesiyle görülen bir havale(nöbet) türüdür.Görülme sıklığı yaklaşık %3 tür.Ateşli havaleye ailesel bir yatkınlık söz konusudur.Ateşli havale geçiren çocukların anne, baba veya yakınlarında sıklıkla çocuklukta ateşli havale geçirme öyküsü bulunmaktadır.
Ateşe bağlı havale geçiren çocuk aniden bilincini kaybeder, çocuğun gözleri sabit bir noktaya çevrilir, çenesi de kenetlenir. Dudakları, yüz kasları, kol ve bacakları, önce şiddetli bir şekilde kasılır, sonrada çırpınmaya başlar.
Nöbet sırasında çocuk altını ıslatabilir.Nöbetler birkaç saniyeden 1-2 dakikaya dek sürer ve müdahale edilmeden bütün belirtiler kaybolur.Kasılmaların ardından çocuk derin bir uykuya dalabilir.
Nöbet sırasında sakin davranılmalı, çocuğun kustuklarını akciğerlerine kaçırmaması ve boğulma, tıkanmayı önlemek için çocuğun başı yana çevrilmelidir.ağzını açmaya yada ağızdan su vermeye çalışılmamalıdır.
Üzerindeki elbise ve çamaşırlarını gevşetmek yararlıdır. Nöbetin geçmesi beklendikten sonra hastalığın nedenini bulmak için mutlaka bir doktora başvurmak gerekir. Bu arada çocuğu sessiz, loş bir odaya yatırmak yarar sağlar.
Tekrarlayan ateşli havaleler geçiren çocuklarda nöbet sırasında ateşi düşürmek için makattan verilecek nöbeti durduracak ilaç doktor tarafından önerilebilir.
8) ÖKSÜRÜK
Öksürük, alt solunum yollarının kendini temizleme ve koruma amacıyla; istemli, istemsiz reflekslere oluşturduğu bir mekanizmadır. Hava yollarındaki tahriş ya da uyarılmaya bağlı ortaya çıkar.
Akut öksürüğün en sık nedeni viral üst solunum yolu enfeksiyonları, bakteriyel solunum yolu enfeksiyonları, alerjik rinit, astım, sigara gibi irritanlara maruz kalmadır. Çocuklarda üç haftadan uzun süren öksürüklerde en çok görülen sebep astım ve gastroözofajiyal reflüdür.
Öksürüğü olan çocukta nedene yönelik tedavi uygulanır. Bu nedenle en yakın sağlık kuruluşuna götürülerek nedenin belirlenmesi önemlidir. viral enfeksiyonlara bağlı öksürüğü olan çocuklarda hastayı rahatlatıcı bakım önerilir.
Çocuğun yatak istirahati, odanın nemlendirilmesi, bol sıvı verilmesi ve solunum yollarını açıcı ilaç tedavisi önerilir. Neden bakterilerse tedaviye antibiyotik eklenir.
Gastroözofajiyal reflü ye bağlı öksürük olan çocuklar başı yüksekte yatırılarak pozisyon verilerek, beslenmenin düzenlenmesi istenir. Astıma bağlı öksürüğü olan çocuklarda astım tedavisi uygulanır.
9) PİŞİK
Pişik bebeğin özellikle boyun bölgesi, koltuk altı, kasık bölgesi gibi kıvrım yerlerinde oluşur.
En sık alt bezinin bebeğin tenine ada hafif temas ettiği noktada hafif kabartılı bir kızarıklık biçiminde ortaya çıkar. Yayılırsa kızarıklık ve içi sıvı dolu veziküler döküntüler görülebilir. Pişiğin nedeni genel olarak derinin tahriş olmasıdır.
Bu tahrişin nedeni boynunun kısa olmasına bağlı katlanması, sık banyo yaptırılmaması, kıvrım noktalarının silinip kurulanmaması, alt bezinin çok sıkı bağlanmış olması, gerekli sıklıkta değiştirilmemesi ve çocuğun altının uzun süre kapalı tutularak havalandırılmaması, altının yıkanmamasıdır.
Pişik oluşumunu önlemek için bebeğin altı sık kontrol edilmeli, bezi her ıslandığında değiştirilmeli ve her açışta ılık, çok hafif sabunlu veya duru su ile yıkanmalı, kurulanmalı, bir süre açık bırakılarak havalanması sağlanmalıdır.
Bebeğin cildini nemden korumak için çinko asit içeren kremler, A ve D vitamini içeren kremler veya vazelin kullanılmalıdır. Pudra kullanımı gözenekleri tıkandığından ve bebeğin solunum yoluna kaçabileceğinden önerilmemektedir.
Bebeğin çamaşırları sabun tozu ile evin diğer çamaşırlarından ayrı yıkanmalı, iyi durulanmalı, güneşte kurutulmalı, kıyafetleri ütülenmelidir. Pamuklu kıyafetler tercih edilmelidir
Boyun bölgesi kızarıklığında boyunun altına hafif havlu ile rulo yapılarak boyun aralığın birbirinden uzaklaşması sağlanmalıdır. Altı sık sık açık bırakılmalıdır. Yazın günaşırı kış aylarında haftada iki-üç kez banyo yapması sağlanmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
1. Yapılan yorumun içerik ile ilgili olmasına dikkat ediniz.
2. Lütfen yorumlarınızda yazım ve dil bilgisi kurallarına uymaya çalışın.
3. Yorumlar sorulara ve içerik önerilere açıktır.