Çocuk karşılaştığı obje ve insanlar ile aktif ilişkiler kurarak dünyayı anlamaya çalışır. Karşılaşılan olgulardan ideal amaç olan soyut düşünmeye doğru ilerler. Bilişsel gelişimin hedefi soyut şekilde akıl yürütme, varsayımsal durumlar hakkında mantıksal düşünme, kuralları karmaşık ve daha yüksek yapısal sırada örgütlemedir.
Çocuk en olgunlaşmış aşama olan adölesanlığa yavaş yavaş ulaşıncaya kadar farklı aşamalardan geçer. Bir aşamadan diğerine geçişte iki temel mekanizma önemli rol oynar. Bunlardan biri özümleme diğeri kendine uydurmadır.
Özümleme çocuğun sahip olduğu bir fikir veya şemanın içine yeni nesne veya fikrinin birleşmesidir. Şema bebeğin duyu-motor eşgüdümlerini simgelemek için kullanılır. Örneğin objeleri arama, bir sopayı çekme çocuğun sahip olduğu şemalardır. Çocuk her yaşta bir aksiyon ve işlem takımına sahiptir. Yeni objeler ve fikirler eskileri tarafından özümlenir. Çocuğa yeni bir obje verilince çocuk ona diğer objelere davrandığı gibi davranır. Onu sallar ısırır. Bu aksiyon şemalarını yeni objelere uygulaması özümlemedir.
Kısaca özümleme eski fikirlerin eski alışkanlıkların yeni fikirlere uygulanması ve yeni olayların mevcut şemaların bir parçası olmasıdır. Yeni bir nesneye uymak için aksiyon şemanın değişmesi ve yeni nesneye uyum sağlama eğilimi ise kendini uydurma mekanizmasıdır.
Çocuk yeni olay ve problemlere her seferinde kendini uydurduğunda zihinsel gelişme yetişkinliğe yaklaşır. Bu adaptasyon uyum bir dengeleme sürecidir.
Şema, çevreyi anlamak ve cevap vermek için düzenlenen hareketlerin temelini oluşturan bilişsel bir yapıdır. Şema düzenlenmiş davranış kalıplarını içerir. Çocuklar farklı şemalara sahiptir. Çocuklar büyüdükçe şemaları değişir. Yeni doğan bebeklerin şemaları büyük oranda içsel reflekslerden, dünyayı tanıma ve anlamaya yönelik fiziksel hareketlerden ibaretken, çocuk büyüdükçe ve deneyim kazandıkça zihinsel etkinliklere bağlı şemalara geçer. Piaget zihinsel şemalara operasyon ismini verir. Örneğin, bebek başlangıçta küp blokları, emme şeması olarak algılarken, büyüdükçe onları birbirine vurabileceğini, üst üste koyabileceğini, köprü yapabileceğini kavrayarak yeni şemalar içinde küp blokları algılamaya devam eder.
Adaptasyon, bireylerin çevrelerine uyma şeklidir. Piaget adaptasyonla ilgili düşüncelerini, insanların çevreyle olan etkileşimlerini gözlemleyerek oluşturmuştur. Çevreyle olan etkileşim, bireyde değişmeye neden olabilir. Bilişsel gelişim süreci içindeki çocuklar, çevrelerine adapte olmayı sürdürürler. Örneğin, çocuk ulaşamayacağı bir oyuncağa dokunmak için ona doğru hareket eder ya da yardım ister. Nesneye doğru hareket etmesi çocuğun konumunu değiştirmesine neden olurken, çocuğun çevreye adapte olduğunu gösterir. Çocuk yeni bilgiler kazandıkça, adaptasyon şekillenir. O halde adaptasyonu (uyum), çevreye uyum sağlamak için organizmanın bir becerisi olarak tanımlamak mümkündür. Piaget, çocukların asimilasyon (özümleme) ve akamodasyon (kendini uydurma) şeklinde adapte olduklarını ifade eder.
Asimilasyon (özümleme), çocuğun sahip olduğu düşünce ve alışkanlıkların içine yeni nesneleri katmasıdır. Çocuk asimilasyonda mevcut olan şemayı yeni deneyime uygulamaya çalışır. Çocuğun dünyayı anlamlı, tutarlı algılaması ve bilgileri kavramasıdır. Bebek bir nesneyi sallama, atma şemalarını kazanmışsa yeni bir nesneye de aynı şemaları uygulayacaktır. Yeni aldığı nesneyi de atacak ve sallayacaktır. Yani onu özümseyecektir.
Akamodasyon (Kendini uydurma), bebek dünyayı algılamak için bilgi ve algılarını özümseye başlar. Bu özümsenenler, var olan şemaları etkileyebilir, onları değiştirebilir. Böylece yeni bir nesneye uyum sağlanmış olur. Yeni nesneye uymak için hareket şemasının değişmesi, yeni nesneye kendini uydurma (akamodasyon) olarak ifade edilir. Örneğin küçük bir çocuk, bir sincap gördüğü zaman onu yavru kedi olarak isimlendirir. Bu yeni nesneyi (sincap) var olan yavru kedi şeması içinde özümser. Çocuk yeni algısını var olan şeması içinde özümsemiş durumdadır; ancak daha sonra gördüğü nesneler arasındaki farklılıklar sonucu ya da birisi tarafından bu farklılıklar belirtildiğinde, kedi şeması ile sincap arasındaki farklılıkları gözlemlediğinde bilişsel yapısı içine sincap uyum sağlamaktadır. Çocuklar sahip oldukları kategoriler içine, yeni nesneleri özümseyerek (asimilasyon) yeni bir nesneye yeni bir anlam getirerek, yeni nesneyi kendine uydurarak (akamodasyon) çevrelerine uyum (adaptasyon) sağlarlar.
Organizasyon, bebeğin birbirinden farklı şemaları birleştirdiği ve kaynaştırdığı bir süreç olarak ifade edilir. Örneğin, 3 aylık bebek önce gözünü diker, sonra uzanır. Bu bakma ve uzanma şemalarını, şemalarını birleştirmesini gerektirir. 5 aylık bir bebek çıngırağı alıp dudaklarına götürdüğünde bakma, uzanma, ağzına alma olarak üç şemayı birleştirmiştir.
Piaget bilişsel gelişimin ilerlemesini yaşlara ayırarak incelemiştir. Yaşlara ayırarak incelemesinin amacı; her yaş basamağının kendine özgü niteliksel özellikleri olmasıdır. Her basamağa ait kriterler çocuğun zihinsel fonksiyonlarının özelliklerini içerir. Piaget’in bilişsel gelişim kuramındaki dört temel kural şunlardır:
- Evreler değişmez. Belli bir sıra ile ortaya çıkar.
- Bir sonraki evre önceki evrelerden elde edilen kazanımları da içerir.
- Her birey kendine özgü bir gelişim gösterir. Bireysel farklılıklar vardır.
- Piaget’in gelişim kuramı her evre için kritik olan gelişim özelliklerini belirtir.
Piaget’e Göre Bilişsel Gelişim Dönemleri:
Piaget, dünyayı keşfetmek ve anlamak için çocukların yaşlara göre dört dönemden geçtiğini ifade eder.
Piaget’nin Bilişsel Gelişim Dönemleri:
- Duyu motor dönem (0-2 yaş)
- İşlem öncesi dönem (2-7 yaş)
- Somut işlemler dönemi (7-11 yaş)
- Soyut işlemler dönemi (11 yaş ve yukarısı)
Duyu Motor Dönem (0-2 yaş):
Piaget’in işlem öncesi dönemi beş aşamada incelediği görülür. Bu dönem, doğumdan başlayarak iki yaşına
kadar süren dönemi kapsar. En kritik kazanımların elde edildiği dönemdir.
- Refleksler aşaması ( 0-1 Ay )
- İlk Alışkanlıklar ve Birinci Döngüsel Tepkiler Aşaması (1-4 Ay)
- İkinci Döngüsel Tepkisel Aşaması (4-8 Ay)
- İkinci Döngüsel Tepkilerin Koordinasyonu ve Amaca Yönelik Davranışlar Aşaması (8-12 Ay)
- Üçüncü Döngüsel Tepkiler, Yenilik, Merak Aşaması (12-18 Ay)
- Zihinsel Kombinasyonlar ve Problem Çözme Aşaması (18-24 Ay)
Refleksler Aşaması (0-1 Ay):
Yeni doğanın, birçok refleksini kullandığı bir dönemdir. Dünyaya yeni gelen bebek, yaşama dünyaya
getirdiği refleksleri ile uyum sağlar. Bu bebeklerde emme refleksi çok güçlüdür. Emme refleksi nesnelerle
ilişkisini sağlayan önemli bir araçtır. İlk haftalarda bebek, memeyi ve parmaklarını emerken daha sonra
başka nesneleri emmeye başlar. Nesneler emme şemasına özümsenir. Bebek tokken parmağını ya da
yorgan uçlarını emerken, açken memeyi arar, diğer nesneleri atar. Bu dönemdeki bebek, meme başını diğer
nesnelerden ayırt eder.
İlk Alışkanlıklar ve Birinci Döngüsel Tepkiler Aşaması (1-4 Ay):
Alışkanlık (emme refleksi gibi) basit bir refleks üzerine kurulmuş şemadır. Bu şemalar ortaya çıkan
uyaranlardan tamamen ayrılmıştır. Örneğin, birinci aşamadaki bir bebek biberon gösterildiğinde veya ağzına
dokundurularak uyarıldığında emme şeması geliştirebilir. Bir aylık olduğunda bebeğin, haz duymak için
basit hareketleri denemeye başladığı görülür. Elini hareket ettirir ve bu hareketten memnun kaldığında
hareketi tekrarlar. Bacaklarını hareket ettiren çocuk, neşeyle bacaklarını birbirine vurur. Bu etkinlikler
tesadüfen bir kere yapıldığında bebek memnun kalırsa hareketi tekrarlar. Bu duruma birinci döngüsel
tepkiler denir. Örneğin, bebek yanlışlıkla parmağını ağzına yaklaştırarak emmeye başlar. Bu davranış
hoşuna gittiğinde bebek tekrar emmek için o parmağını aramaya başlar. Emme şeması hoşuna giderse,
bebek bunu tekrarlar. Piaget bu tür davranışı tepki olarak isimlendirmiştir; çünkü çocuk başlangıçta, olaya
tepki vermektedir. Bu tepkilere ilk adını vermiştir. Bu tepkiler tesadüfen ortaya çıkan ilginç ve haz veren bir
olayı tekrarlamak için bebeğin çabası üzerine kurulmuş şemalardır. Bebek alışkanlıkları ve döngüsel
tepkileri tekrarladığında bu alışkanlıklar ve döngüsel tepkiler kalıplaşır.
İkinci Döngüsel Tepkisel Aşaması (4-8 Ay):
Bu dönemde bebeğin, nesne merkezli olduğu ve dünyaya odaklandığı görülmektedir. Örneğin, bebek
çıngırağını sallar, ilginç ses duyar, çıngırağı tekrar sallar, sesi bir defa daha duyar ve tekrarlar. İlginç sonuç
oluşturan bu davranışların tekrarlanmasına ikinci döngüsel tepkiler olarak ifade edilir. Artık bebek emme
gibi basit şemalardan, kavrama ve sallama gibi çeşitli şemaları birleştirdiği, bebekte daha karmaşık
davranışların ortaya çıktığı görülmektedir. Nesne devamlılığının ilk temelleri bu dönemde atılır. Örneğin
top bebeğin elinden alınıp saklandığı zaman topun alındığı yöne doğru elini uzatır; ama aramak için bir
çaba içine girmez, topu unutur. Görme alanının dışındaki nesneler yok demektir. Bebek için topu tekrar
ortaya çıkardığımızda bebeğe bu büyü gibi gelir. Bundan dolayı “ce-e oyunu” gibi insanların ve nesnelerin
kaybolup tekrar ortaya çıktığı oyunlar hoşuna gider.
İkinci Döngüsel Tepkilerin Koordinasyonu ve Amaca Yönelik Davranışlar Aşaması (8-12 Ay):
Bebekler daha önceden öğrendiği şemaları, koordineli olarak birleştirerek amaçlı davranış sergilerler ve
amaçla, aracı ayırt edebilir. Bebek nesneye bakar, o nesneyi kavrar. Hedefe ulaşmak için anlamları ve
amacı ayırabilir. Bebek bir sopayı tutar (manipüle eder), gerektiğinde sopayı uzaktaki bir oyuncağa
ulaşmak için kullanabilir .Piaget çocuğun bir amaca ulaşmak için plan yaptığını ileri sürer. Çocuk bir
oyuncağı elde etmek amacıyla, önce hareketli bir nesneyi yerinden oynatmak veya oyuncağına ulaşmasını
engelleyen bir nesneyi kenara itmek için geliştirdiği vurma şemasını, uzanma ve kavrama şemalarıyla
birleştirebilir. Vurma şemasını yeni bir durumda değil, belirli bir hedefe ulaşmak için ara adım olarak
kullandığı görülmektedir. Bu dönemde bebek algı alanından kaybolan nesneyi aramakta ve onu gizleyen
nesneyi itebilirken, nesne başka bir şeyin altına gizlendiğinde, onu ilk aradığı yerde aradığı görülmektedir.
Topu bir örtünün altına sakladığımızda örtüyü kaldırarak topu alabilir; ama örtünün altından alıp minderin
altına koyduğumuzda, topu ilk sakladığımız örtünün altında arar.
Üçüncü Döngüsel Tepkiler, Yenilik, Merak Aşaması (12-18 Ay):
Yürüyebilme yeteneğini kazanan çocuğun dünyayı araştırma özgürlüğü bulunur. Böylece deneyimleri de
artar. Bebek nesnelerin sahip olduğu özelliklerin çeşidine ve kendinin bu nesnelerle yapabileceklerinin ne
olduğu konusunda meraklıdır. Bir bloğun düşmesi, dönmesi, başka bir nesneye vurma işlevi, zeminde
yuvarlanma işlevi gibi nesnenin daha birçok işlevlerine karşı meraklıdır. Bebeğin yeni araçlarını keşfetme
eğilimi gösterdiği bu dönemde, üçüncü döngüsel tepkiler görülür. Yenilikle ilgilendiğinin ilk göstergesidir.
Üçüncü döngüsel tepkiler arasından “çekme hareketini” tekrarlar. Bu hareketin tepkilerini, değişik nesnelere
uygulamaya çalışır. Kapıyı çektiğinde kapının açıldığını, annesi saçını çektiğinde onun bağırdığını, olayı
göremediği halde, acı çektiğini öğrenir. Çocuklar nesnelerin özellikleri ve çeşitli hareketlere nasıl yanıt
verdiği hakkında, deneme yanılma yöntemini izlemektedirler. Örneğin çocuklar, düşen nesnelerin
özelliklerini ilginç bulur, genellikle eşyaları düşürüp neler olduğunu izler. Nesneyi nasıl düşürdükleri yani
nereden, ne kadar yükseklikten veya uzaklıktan attıkları, değişiklik gösterir. Örneğin, bebek lastik topun
yerde zıpladığını; ama fincan ya da bir bardak elma suyunun yere döküldüğünü öğrenir. Bu keşif, çocukların
çevrelerinin değişik özelliklerini öğrenmelerini, bu özellikleri sürekli olarak değişen şemaları içine
almalarını sağlayan bir sorun çözme aracıdır.
Zihinsel Kombinasyonlar ve Problem Çözme Aşaması (18-24 Ay):
Çocukların zihinsel fonksiyonları duyu motor dönemden, sembolik düzeye dönüşür. Çocuk sembollerle
düşünmeyi öğrenir. Sembollerle düşünme ya da dünyadaki insanları, nesneleri ve olayları temsil veya
sembolize eden zihinsel imgeler, kavramlar kullanmak, çocuğun dili, işlevsellik öncesi dönemde
kullanmasının temellerini oluşturmaktadır. Örneğin resim yapmak, sembolik süreçlere dayanır. Çocuk
gerçek nesneleri temsil etmek üzere bir dizi çizgi çizer. Semboller, bebeğin nesneleri basit yollarla manipüle
etmesi ve biçimini değiştirmesine olanak vermektedir. Birkaç ay önce sandalye kapının önündeyken
sandalyeyi devirerek kapıyı açarken, artık kapıyı açmadan önce sandalyeyi yoldan çekerek kapıyı
açmaktadır. Kapının sandalyeyi nasıl etkileyeceğini artık bilmektedir. Bebek karşısına çıkan problem
durumlarına çözüm bulduğu sürece zihinsel kombinasyonlar yapabilir. Bu dönemin bir özelliği de
ertelenmiş taklittir. Dönemin sonuna doğru, model yok olduktan sonra bile taklit görülür. Örneğin,
annesinin birkaç gün önce gösterdiği oyun davranışını bir birkaç gün sonra taklit edebilir. Ertelenmiş taklit
ile bebeğin zihninde kavramlar oluşmaya başlar. Nesne devamlılığı, nesne ve olayın direkt olarak
görünmediği, işitilmediği, dokunulmadığı halde devam edip var olduğunu anlamadır. Bu dönemde nesne
devamlılığı kavramı gelişir. Çocuk masanın altına kaçan bir topu yakalamak için masanın diğer tarafına
geçerek topu karşılamaya hazırlanır.
İşlem Öncesi Dönem (2-7 yaş):
Piaget’in işlem öncesi dönemi iki aşamada incelediği görülür.
- Ön yargı aşaması ( 2- 4 Yaş)
- Önsezi aşaması (4-7 Yaş)
Ön Yargı Aşaması ( 2- 4 Yaş):
İşlevsellik öncesi dönemin, çocuğun sembolleştirme yeteneği ya da kendi iç dünyasındaki nesneleri ve
olayları temsil etmesi için sözcükler, imgeler ve hareketler kullanma becerisi geliştirmesi en belirgin
özelliğidir. Bu dönemdeki çocuğun en büyük başarılarından biri, dili iyi öğrenebilmesidir. Piaget’e göre
çocuğun sembolleştirme fonksiyonunu geliştirmesi, dili çabuk öğrenebilmesini sağlar. Dilde sembol
kullanmayı öğrenen çocuğun, sorun çözme becerisi gelişir ve insanların söylediklerinden bir şeyler
öğrenmeye başlar. Dildeki sembolleştirme süreci hayal gücünün kullanıldığı oyunlarda da bulunur.
Örneğin, trenin rayda gittiğini gören çocuk, küpleri arka arkaya iterek “düt düt” diyebilir. Küp dizisi gerçek
trenin yerine geçen bir sembol olmuştur. Sembolik oyunları bu dönemdeki çocuklar oynar. Boş bir
bardaktan su içer, bir bloğu tren yerine koyar, bir sopayı at olarak kullanır. Sembolik oyunlar aracılığıyla,
çatışmalarını dışarıya yansıtırken, duygusal dengesini sağlar. Çocuk sembolik oyunları üç aşamada
tamamlar. Animistik düşünme ve benmerkezcilik bu dönemin en belirgin özelliklerindedir. Animizm,
çocuğun cansız nesneleri canlıymış gibi düşünmesidir. Örneğin, çiçeği koparttığında çiçeğin ağlayacağını
ya da bitkilerin canının acıdığını düşünmesi veya rüzgârın arkadaşı olan ağaçlarla konuştuğuna inanır.
Piaget ve çocuğun konuşmasında güneş oldukça canlı görünmektedir.
Piaget : Güneş hareket eder mi?
Çocuk: Evet, birisi yürüdüğünde onu takip eder. Birisi dönünce o da döner. Seni hiç takip etmedi mi?
Piaget : Neden hareket ediyor?
Çocuk: Çünkü birisi yürüyünce o da yürür.
Piaget : Neden gider?
Çocuk: Ne dediğimizi duymak için
Piaget : Güneş canlı mıdır?
Çocuk: Tabi, yoksa bizi takip edemezdi, parlayamazdı.
Piaget’in çocukla güneş hakkında yaptığı konuşmada, bu dönemin özelliği olan benmerkezcilik
görülmektedir. Çocuğun kendi görüş açısıyla başka bir kişinin görüş açısını değerlendirmekte yeterli
olmayışına benmerkezcilik (egosantrizm) denir. Çocuklar dünyayı kendi bakış açılarından değerlendirir ve
olayları başka insanın görüş açısını değerlendirmekte zorlanır. Yukarıdaki konuşmada güneş çocuğu takip
eder, onun davranışlarını takip eder ve çocuğu dinler. Düşüncede de egosantriktir. Niçin bulutlar var diye
sorulduğunda, benim için cevabını verir. Düşünceleri olgunlaşmamıştır. Çocuk meyveli dondurma
seviyorsa, herkesin aynısını sevdiğini düşünmesidir. Nesneleri, duyusal özelliklerine göre sınıflandırabilir.
Örneğin, büyüklük, renk, biçim gibi özelliklerine göre kategoriler oluşturabilir. Soyut özelliklere göre
sınıflama yapamaz. Örneğin, papatyanın çiçekler grubunun bir üyesi olduğunu kavramada zorlanır. Zihni
bazı sınırlamalarla karşı karşıya olan çocukta, sayı kavramı gelişmemiştir. Sayı saymayı başarırken,
nicelik hakkında akıl yürütme ve niceliği anlama yeteneği sınırlıdır. Çok daha fazla, az, daha az, aynı gibi
nicelik içeren kavramları anlatmakta güçlük çeker.
Önsezi Aşaması (4-7 Yaş):
Nesneleri sınıflandırma, nitelendirme veya ilişkilendirme gibi belirli zihinsel işlemler uygulasa da bu
işlemleri yerine getirirken hangi ilkeleri kullandığını bilmemektedir. Bu dönemde çocuk, sorun çözebilir;
ama soruları neden bu şekilde çözdüğünü açıklayamaz. Çocuk yarı mantıksal akıl da yürütebilir.
Örneğin, “Bulutlar neden hareket eder?” diye sorulduğunda “İnsanlar yürüyünce çekilirler.” diye cevap
verir. Bu dönemdeki çocuklar hayal ile gerçeği ayırmakta zorlanır. Mantıksal düşünme gelişmediğinden
Noel Baba, diş perisi gibi olguların gerçekliğini sorgulayamaz. Örneğin, çocuk aslında öyle olmadığını
bildiği halde Noel Baba’ymış gibi davranabilir; ama Noel Baba’nın bir gece herkese oyuncak dağıtmasını
sorgulayacak mantıksal anlayışı yoktur. Çocuğun mantık yürütme ve düşünme süreçlerinin bazı sınırları
vardır. Örneğin, çocuk sıralama görevini yerine getiremez. Bir dizi nesneyi belirli bir özelliğine, örneğin
boyuna göre sıraya koyamaz. Çubukları kısadan uzuna dizemez. Parça bütün ilişkisinde de sınırlıdır.
Tersine çevirme (geriye dönüşebilirlik) başlangıç noktasına geri dönme anlamına gelmektedir. 3+4’ün
4+3’ten farklı olduğunu düşünecektir. Matematiksel işlemleri yapmada başarısızdır. Örneğin, 8 – 3 = 5
veya 5 + 3 = 8 gibi bir işlemi bu yaş çocuğu yapamaz. Mantıksal düşünce gelişmemiştir. Sınırlı olan yaşam
deneyimleri nedeniyle bu dönem çocuklarında kalıp yargılar görülür. Örneğin, subayların, polislerin erkek
olduğunu düşünmeleri gibi. Çocukta dönemin sonunda mekân, yer idraki ve oryantasyonu yetişkininki kadar geliştiği görülür. Örneğin, çocuk değişik uzaklıklardaki bir insanı, bildiği bir nesneyi gerçek
boyutlarına uygun ölçüde algılayarak kavrar. Sayı: Bu dönemdeki çocuklar genellikle nesnelerin görünüşündeki değişiklikle, sayılarını da değiştirdiğine
inanır. Madde bu şekilde görüldüğü gibi çocuğun, nesnelerdeki özlü ve yüzeysel değişiklikleri
ayıramadığını da gösterir. Sıvı: Çocuk uzun bardaktaki suyun daha fazla olduğunu söylerken kararını,
suyun yüksekliğine göre verir.
Somut İşlemler Dönemi (7-11Yaş):
Somut işlemler dönemindeki çocuk, düşüncesinde daha esnektir. İşlem öncesi dönemdeki kadar
şaşırtıcı çelişkiler içinde değildir. Objeleri büyüklük ve küçüklük sıralarına göre sıralayabilir. Serinin içine
yenilerini koyabilir. Gruptaki objelerin sayısının mekanda yerleri değiştirilse de bunların değişmeyeceğini
bilir. Artık mantıksal ilişkileri kavramaya başlar. Nesneler hakkında kurulan, nedensel mantık somut
işlemler dönemi olarak isimlendirilir. Somut olarak adlandırılmasının nedeni, çocukların somut yani elle
tutulabilen nesneler hakkında neden ileri sürülebilmesi olmasıdır. İşlemler olarak isimlendirilmesinin
nedeniyse çocukların bir şeyi organize etmek ve sistemli yola koymak için zihinlerini çalıştırarak işlemler
yapmasıdır.
Örneğin, öğretmen, öğrencisine "İki iki daha kaç eder?" diye sorar. Çocuk parmaklarını sayarak, "Dört"
der. Öğretmen, bunu bana "Saymadan söyleyeceksin. Götür bakalım şu ellerini arkana ve söyle bakalım; üç
üç daha kaç eder?" der. Bu kez çocuk elleri arkasında, ıkına sıkına, "Altı eder öğretmenim.” der. Öğretmen,
doğru bildiğini; ama yine parmaklarıyla saydığını belirtir.
Bu dönemdeki çocuk, düşüncelerinde daha esnek ve düşünce süreçlerinde daha mantıklıdır. Somut işlemler
kurabilen çocuk, çarpmanın bölmeyle ilgili olduğunu, çıkartmanın bölmenin tersi olduğunu, çıkartmanın
toplamanın tersi olduğu ve eşitlik gibi kavramları bilmektedir. Nesneleri büyüklük küçüklük sırasına göre
sıralayabilir. Çocuk geriye dönüşebilirlik özelliğini kazanmıştır. Bu dönemde 1+2=3 ise 3-2=1 olarak
başlangıç noktasına dönülebileceğinin farkındadır. Sayı kavramını öğrenirken çocuk saymayı
öğrendiğinde, sayıları da öğrendiği zannedilir. Aslında çocuğun öğrendiği sayı, sembollerin şekilsel
görünümüdür. Düşüncede sayı kavramının kazanılması, sayı sisteminin korunumunun kazanılması olur.
Korunum, bir nesnenin fiziksel bileşenleri değiştiğinde, nesnenin halen orijinal özelliklerinin çoğunluğunun
koruması durumu olarak ifade edilir.Piaget’e göre çocuğun, sayı korunumunu kazanması 7 yaşında
olmaktadır.
Çocuk, aynı sayıda iki sıra dizilen nesneden ilk sıradakilerin arası açıldığında iki sıranın sayısının
değişmeyeceğini artık bilir. Çocuk 7 yaşından itibaren daha önce anlatılan hamur toplardan birinin sosis
şekline dönüşse bile maddenin miktarının değişmeyeceğini öğrenmesi miktar korunumunu kazandığını
gösterir.
Çocuklar dokuz yaş civarında da hamur toplardan birinin şeklinin değişse de ağırlığının
değişmeyeceğini öğrenerek ağırlık korunumunu kazanmıştır. Çocuk 12 yaş civarında hacim korunumunu kazanmıştır. Hamur top, su dolu bardağa atıldığında
bardaktaki su yükselir. Sosis şeklindeki hamurunda aynı miktarda su dolu bardağa atıldığında, su
miktarının yükseleceğini bilir. Benmerkezci olmaktan kurtulmuştur. Somut işlemlerin gelişmesiyle birlikte
düşünce ve hareketliliğin artması çocuğun, kendi bakış açısıyla başka bir kişinin bakış açısı arasında
hızla, ileri geri yer değiştirme olanağı sağlarken birlikte çalışmayı da kazandırmaktadır. Ayrıca kurallı
oyunları sevmeye başladığı dönemdir. Çocuk 7 yaşına geldiğinde nedene ait açıklamalar arasındaki farkı
ayırabilmektedir; fakat mantıksal sonuç çıkarmada güçlük çekmektedir. “Dördün yarısı ikidir çünkü
doğrudur.” Dokuz yaşına geldiğinde ise mantıksal ifadeyi kavradığını “Dördün yarısı ikidir; çünkü iki iki
daha dört eder.” şeklinde açıklayarak gösterir. Çocuğun kendi düşüncesinde etkin olması ve yönlendirme
yeteneğine sahip olması, bu yeteneğini diğerleriyle ilişki kurmada kullanmasını sağlar. Çocuk grubun hangi
elemanlardan oluştuğunu bilmektedir. Bir parçasının bütününden daha küçük olduğunu anlayarak gruplama
yapar. Çocuğa 6 muz ve altı başka meyvelerden oluşan bir grup gösterildiğinde ve ona: “Bütün muzlar
meyve midir.” diye sorulduğunda 7-8 yaşlarında evet cevabını alır. “Muzlar mı yoksa meyveler mi çok?”
soru sorulduğunda çocuk “Muz çok. “ diyebileceği gibi“6 muz 6 meyve” yanıtını da verebilir.
Sınıflama, nesnelerin belirgin bir özelliğine göre gruplama yeteneğini kazanmayla başlar. Çocuklar
büyüklüklerine, şekillerine, renklerine veya kullanımlarına göre nesneleri yani belli bir özelliğine uygun,
farklı kutulara ayırmayı çok severler. Bu dönemde çocuk sıralamayı bilmektedir. Çocuğa farklı boylarda
bir seri çubuk verildiğinde, bunları uzunluğuna ve kısalığına uygun olarak sıralayabilir. Nesneleri sıralamayı
7 yaşından itibaren yapabilirken, sözel yönergeye uygun sıralamayı 12 yaşından önce yapamaz.
Soyut İşlemler Dönemi (11 Yaş ve Yukarısı):
Piaget bu dönemin 11 yaşından başlayıp ergenlik boyunca devam ettiğini ve yetişkin gibi düşünebildiği
ifade etmiştir. Bu dönemin en önemli özelliklerinden birisi olasılıklı düşünmenin gelişmesidir. Düşünce
esnektir. Çocuk karmaşık durumların üstesinden gelir; fakat çocuğun tecrübesi nicelik açısından yetişkinden
daha azdır. Bilişsel işlemlerin gelişerek artmasıyla problemlere değişik çözümler bulunur. Problemin
çözümünde değişkenler arasında, sebep sonuç ilişkilerini kurduğu görülür. Birey gruplama şekillerini
öğrenir. Sevgi, nefret, inanç, sayı, güç, hız, zaman ve atomla ilgili konuşmalarda bu soyut kavramları etkili
olarak kullanır. Toplumun yapısı, değerleri ve inançlarıyla ilgilenmeye başlar. Çocuğu diğer dönemlerdeki
çocuklardan ayıran fark, bir olayın değişik yollarını görebilmesi, bilgiyi soyut olarak iletebilme gücüdür.
Çocuğun soyut işlemleri başarabilmesi için uyarıcı bir çevreye sahip olması çok önemlidir. Birey 15 yaş
civarına geldiğinde zihinsel olgunluğa ulaşarak, bilişsel faaliyetlerde en üst düzeydedir
Bilişsel Gelişimin Diğer Gelişim Alanlarıyla İlişkisi:
Çocuğun çevresini tanıyıp araştırma yapabilmesi için, bilişsel gelişiminin sağlıklı olması gerekir. Bütün
gelişim alanları birbiriyle ilişkili olup birbirinden ayrı düşünülemediği için, bilişsel gelişim de diğer
gelişim alanlarıyla ilişkilidir. Örneğin dildeki gelişmeler kavram oluşması ve problem çözmedeki
ilerlemelere olanak sağlar. Bazı süreçler, birbiriyle o kadar yakından ilişkilidir ki, birbirlerinden ayırt
edilmeleri zordur. Algılama ve kavram oluşturma süreçleri duyusal uyarıcıların yorumlanması ve
örgütlenmesi ile ilgilidir. Bilişsel gelişimde olan bazı aksaklıklar, diğer gelişim alanlarında da problemlerin
yaşanmasına neden olabilir. Fiziksel gelişimde problemi olan bir çocuğun çevresini araştırarak keşfetmesi,
yaşıtlarına göre daha yavaş olabilir. Bilişsel gelişimle, sosyal motor gelişim arasında da işbirliği vardır.
Çocuğun çevresindeki insanlarla iletişim kurabilmesi sosyal bakımdan gelişmiş olmasını gerektirir. Dili
kullanıp konuşabilmesi için bilişsel ve dil gelişiminde problem olmaması gerekir. Bilişsel gelişimde
çocuğun duygusu, motive olması, kişiliği de etkili olmaktadır. Örneğin, kaygılı, sıkıntılı olan ve kendine
güvenmeyen bir çocuk, daha az kaygılı ve sıkıntılı ve kendine güvenen çocuğa kıyasla problem çözmede
daha başarısız olabilir. Dil gelişimiyle, bilişsel gelişim paralellik gösterir ve tamamen içi içe bir gelişim
alanıdır. Ayrıca bireysel farklılıklar mevcuttur. Bir gelişim alanındaki problem, diğer gelişim alanlarını
etkiler. Bundan dolayı tüm gelişim alanlarının birbiri üzerinde etkisi vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
1. Yapılan yorumun içerik ile ilgili olmasına dikkat ediniz.
2. Lütfen yorumlarınızda yazım ve dil bilgisi kurallarına uymaya çalışın.
3. Yorumlar sorulara ve içerik önerilere açıktır.