Çocuk yürümeye ve konuşmaya başlamıştır. Kazanılan bu iki önemli yetenek onu süt çocukluğunun güçsüz, edilgen ve bağımlı durumundan çıkarır. Başlangıçta bu özerkliğini sınırsız bir özgürlük olarak kullanmak ister. Süt çocukluğunda gerek duyulmayan yasak ve kurallar ortaya çıkar. Annenin sabırsız olduğu, baskı kullanarak kısa sürede sonuç almak istediği durumlarda (Tuvalet Eğitimi) çocuğun direnmesi açıktan baş kaldırmaya dönüşür. Örneğin saatlerce lazımlıkta oturmaya zorlanan çocuk kendini tutar, kaldırılıp bezi bağlandıktan sonra kakasını bezine yapar. Dışkılama üzerinde kurduğu egemenliğini anneye bırakmak istemeyişinden ileri gelen bir tutumdur. Çocuğun edilgenliğe karşı direnmesi başka alanlarda da sürer. Örneğin beslenme anne ile çocuk arasında başka bir çekişme alanı durumuna geçebilir.
Bu dönemde çocuk yaşıtlarıyla birlikte oynamaz. Bu dönemde bir çocuk hiç kısıtlanmadan kendi isteklerine ve eğilimlerine hiç ket vurulmadan yetiştirilirse ne olur? Hiç kuşkusuz çocuk engel tanımayan bencilliği ve saldırganlığı gittikçe artan, istekleri ne pahasına olursa olsun elde etmek isteyen bir varlık olur. Kural tanımaz ve engellenmeye öfke nöbetleriyle tepki gösterir. Vurucu, kırıcı olur. Dışkılama ve çiş yapmayı saldırganlık aracı olarak kullanır. Yatağına çişini ve kakasını yaptığı gibi, ortaklık bir yere de yapar. Bu davranışlarında özerkliğini koruma çabasını aşan bir baş kaldırma söz konusudur. Anne baba dayak, korkutma ve ayıplama yöntemleriyle çocuğa aşırı bir baskı uygulayabilir fakat bu durumda da çocuk doğal eğilimlerini içe bastırarak annenin istediği davranışları benimsemek zorunda kalır. Doğal eğilim ve dürtülerin tam tersi bir yol seçerek karşıt tepkiler geliştirebilir. Saldırganlık yerine aşırı uysallık ve boyun eğme ya da açık saldırganlık yerine edilgin direnme yani inatçılık geliştirebilir.
Özerklik döneminde çocuğun eğitimde nasıl bir yol izlenmelidir? Ruhsal gelişimi engellemeyen ve kısıtlamayan yöntemler nelerdir?
- Önce bu çağda çocukların inatçı, olumsuz, hareketli, karıştırıcı, tutturucu olduklarını ve davranışlarının çelişkilerle dolu olduğunu unutmamak gerekir. Ayrıca bu olumsuz niteliklerin geçici olduğunu, 3 yaşından sonra ortaya daha söz dinler daha toplumsal bir çocuk çıkacağını bilmekte fayda vardır.
- Çocukların dikkatlerinin başka yöne kolaylıkla çekilebileceğini bilmek gerekir. Böylece çocukla gereksiz çekişmelere girilmez.
- Çocuğa sürekli olarak dur, otur, yapma, elleme demekten kaçınmak yerinde olur. Bu yaşlarda korkutmalara, sert cezalara ve dayağa başvurmak zarar vericidir.
- Çocuğun döküp saçmasına katlanarak kendi kendisini besleme, kendi başına yeme isteği desteklenmelidir.
- Tuvalet eğitiminin çocukla anne arasında bir savaşa dönüşmemesi gerekir. Bu amaçla çocuğun kısa sürede kuru ve temiz kalması beklenmemelidir. Tuvalet eğitimi için en uygun yaşın 12-18 aylar olduğu saptanmıştır. Kakasını düzenli haber verme bakımından çocuğa 2 yaşına kadar süre tanımak gerekir. Önemli olan çocuğun tepkisine ve direncine yol açmayacak kadar kararlı bir tutumla dışkılamayı düzene sokmaktır. Saldırganlığı dışa atmasına yarayacak gürültü çıkaran oyuncaklar, tahta ve plastik bloklar, itmeli çekmeli arabalar uygun oyuncaklardır. Bunun yanı sıra çocuğun su, çamur ve kille oynamasına da fırsat verilmelidir, böylelikle bulaştırma, kirletme, sıkma gereksinimleri karşılanacaktır.
- Anne ve babasının yatak odasında yatan bebeklerin 1 yaşından sonra odalarını ayırmak uygun olur. Hele ki 2-3 yaşından sonra çocuğun anne-babanın yanında yatması pek çok sorun yaratabilecek sakıncalı bir durumdur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
1. Yapılan yorumun içerik ile ilgili olmasına dikkat ediniz.
2. Lütfen yorumlarınızda yazım ve dil bilgisi kurallarına uymaya çalışın.
3. Yorumlar sorulara ve içerik önerilere açıktır.